Trafik güvenliği, modern toplumlarda kamu düzeninin ve bireylerin temel haklarının korunmasında büyük önem taşımaktadır. Ulaşım araçlarının yaygınlaşması ve teknolojik gelişmeler, trafik güvenliğinin yalnızca idari değil aynı zamanda cezai yaptırımlarla da korunmasını zorunlu hale getirmiştir. Türk Ceza Kanunu’nda bu gereklilik doğrultusunda düzenlenen “trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu”, kamu güvenliğini koruma amacıyla oluşturulmuş tipik tehlike suçları arasında yer almaktadır.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu, TCK’nın 179 ve 180. maddelerinde düzenlenmiş olup, kara, deniz, hava ve demiryolu ulaşımında kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından bir tehlike meydana getirilmesini cezalandırmayı amaçlamaktadır. Bu suçun düzenlenmesindeki temel hedef, ulaşım araçlarının güvenli şekilde kullanılmasını sağlamak, olası zararlı sonuçlar meydana gelmeden önce kamu güvenliğini korumaktır.
TCK m.179 maddesi, kasten işlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarını, TCK m.180 ise taksirle işlenen halleri düzenlemektedir. 179. madde üç fıkradan oluşmakta olup, ulaşım güvenliğini sağlayan işaretlere müdahale edilmesi, araçların tehlikeli şekilde sevk ve idaresi veya alkol, uyuşturucu madde yahut başka bir nedenle güvenli araç kullanamayacak halde araç kullanılmasını cezai yaptırıma bağlamaktadır. Buna karşılık TCK m.180, deniz, hava veya demiryolu ulaşımında dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışlarla tehlike yaratılmasını kapsamaktadır.
Bu kapsamda çalışmada, TCK 179 ve 180. maddelerinin sistematik incelemesi yapılacak; suçun unsurları, ceza miktarları, uygulamada karşılaşılan Yargıtay kararları, para cezası, seri muhakeme usulü, HAGB uygulaması, zamanaşımı süreleri ve beraat kararları yönüyle ele alınacaktır. Ayrıca trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun yaralama veya öldürme suçlarıyla birleşmesi, mahkeme süreci ve savunma stratejileri bakımından ortaya çıkan hukuki sonuçlara da değinilecektir.
Bu makale, hem TCK 179 hükmünün kapsamı ve uygulama şartlarını hem de trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu bakımından güncel mevzuat, içtihat ve uygulama örneklerini bir bütün olarak değerlendirmeyi amaçlamaktadır.
TCK 179 Nedir?
Türk Ceza Kanunu’nun 179. maddesi, trafik güvenliğini kasten tehlikeye sokma suçunu düzenlemektedir. Bu madde, kara, deniz, hava ve demiryolu ulaşımında kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı açısından somut bir tehlike oluşturan davranışları cezalandırmayı amaçlar. Maddenin temel amacı, ulaşım sisteminin güvenli şekilde işlemesini sağlamak ve toplumsal yaşamın devamı için zaruri olan kamu güvenliğini korumaktır.
TCK m.179 üç fıkradan oluşmakta olup, her fıkrada farklı nitelikte tehlike yaratan fiiller tanımlanmıştır:
1. Fıkra – Ulaşım Güvenliğine Yönelik Müdahaleler
TCK m.179/1’e göre; kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşımının güven içinde akışını sağlamak amacıyla konulmuş her türlü işareti değiştiren, kullanılamaz hale getiren, yerinden kaldıran, yanlış işaret veren veya geçiş, varış, kalkış ya da iniş yollarına engel koyarak yahut teknik işletim sistemine müdahale ederek başkalarının hayatı, sağlığı veya malvarlığı açısından bir tehlike yaratan kişi bir yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Bu fıkra, ulaşım güvenliğini korumaya yönelik işaret ve sistemlere yapılan kasten müdahaleleri hedef alır. Suçun oluşabilmesi için failin eylemi sonucu somut bir tehlikenin doğması veya doğma ihtimalinin bulunması gerekir.
2. Fıkra – Tehlikeli Araç Kullanımı
TCK m.179/2, araçların tehlikeli şekilde sevk ve idaresini suç olarak düzenler. Buna göre, kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşım araçlarını kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek biçimde sevk ve idare eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Bu hüküm, salt trafik kuralı ihlallerini değil, kasıtlı olarak tehlike yaratan davranışları kapsar. Örneğin, aşırı hız yapmak tek başına bu suçu oluşturmaz; ancak bu hız, başkalarının hayatını somut şekilde tehlikeye atacak nitelikte ise suçun unsurları gerçekleşir.
3. Fıkra – Alkol veya Uyuşturucu Etkisi Altında Araç Kullanma
TCK m.179/3’e göre, alkol, uyuşturucu madde veya başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek halde olmasına rağmen araç kullanan kişi, yukarıdaki fıkra hükümlerine göre cezalandırılır.
Bu fıkrada suçun oluşması için yalnızca alkol veya uyuşturucu madde alınması yeterli değildir; failin bu maddelerin etkisiyle güvenli sürüş yeteneğini kaybetmiş olması aranır.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 48/6. maddesi uyarınca, 1.00 promilin üzerinde alkollü araç kullanan sürücüler, doğrudan TCK 179/3 kapsamında cezalandırılır.
Maddenin Niteliği ve Hukuki Yapısı
TCK 179, kasten işlenebilen bir somut tehlike suçu niteliğindedir. Yani failin, eyleminin başkalarının hayatı, sağlığı veya malvarlığı açısından tehlike yaratabileceğini bilmesi ve buna rağmen hareket etmesi gerekir. Herhangi bir zararın fiilen meydana gelmesi gerekmez; tehlikenin oluşması veya oluşma ihtimali yeterlidir.
Maddenin kapsamına giren suçlar, trafik güvenliğini koruyan kamu yararına yönelik suçlardandır ve şikayete tabi değildir. Bu nedenle savcılık tarafından re’sen soruşturulur ve kovuşturulur.
TCK 180 Nedir?
Türk Ceza Kanunu’nun 180. maddesi, trafik güvenliğini taksirle tehlikeye sokma suçunu düzenlemektedir. Bu madde, dikkatsizlik, tedbirsizlik veya özen yükümlülüğüne aykırılık sonucu deniz, hava veya demiryolu ulaşımında kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı açısından bir tehlike doğmasına neden olan fiilleri kapsamaktadır.
“Deniz, hava veya demiryolu ulaşımında, kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından bir tehlikeye taksirle neden olan kimseye üç aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir.”
Maddenin Kapsamı
Bu hüküm, TCK m.179’dan farklı olarak kasıtlı değil, taksirli hareketlerle işlenen fiilleri cezalandırır. Yani fail, trafik güvenliğini bilerek değil, gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek ihlal eder. Ancak suçun oluşabilmesi için failin taksirli davranışı sonucunda somut bir tehlikenin ortaya çıkması gerekmektedir.
TCK m.180’de belirtilen suç, yalnızca deniz, hava ve demiryolu ulaşımında işlenebilir. Kanun koyucu bu madde kapsamında karayolu ulaşımını bilerek kapsam dışında bırakmıştır. Dolayısıyla, karayolu ulaşımında taksirli bir davranışla trafik güvenliğini tehlikeye sokan kişi hakkında TCK 180 değil, olayın niteliğine göre taksirle yaralama (TCK 89) veya taksirle öldürme (TCK 85) hükümleri uygulanır.
Maddenin Unsurları
TCK 180 kapsamında cezalandırılabilmesi için:
- Failin dikkatsiz, tedbirsiz veya özensiz bir davranışta bulunması,
- Bu davranış sonucunda kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı açısından somut bir tehlike doğması,
- Bu tehlikenin deniz, hava veya demiryolu ulaşımı sırasında meydana gelmesi,
gereklidir. Bu şartlardan herhangi birinin eksikliği hâlinde suç oluşmaz.
Ceza Miktarı ve Niteliği
TCK m.180 uyarınca, suçun cezası üç aydan üç yıla kadar hapis cezasıdır. Bu madde de somut tehlike suçu niteliği taşır. Ancak maddenin manevi unsuru taksir olduğundan, failin kastı aranmaz.
TCK 179 ile İlişkisi
- TCK 179 → Kasten işlenir.
- TCK 180 → Taksirle işlenir.
Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokmak Para Cezası 2025
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma fiilleri, Türk Ceza Kanunu (TCK m.179) kapsamında adli suç olarak düzenlenmiştir. Ancak bu suçla doğrudan bağlantılı olarak Karayolları Trafik Kanunu (KTK m.48) ve Trafik Yönetmeliği uyarınca ayrıca idari para cezaları da öngörülmüştür. Bu nedenle, trafik güvenliğini tehlikeye sokan bir davranış hem adli yaptırıma (hapis veya adli para cezası) hem de idari yaptırıma (para cezası, ehliyete el koyma) konu olabilir.
1. Alkollü Araç Kullanmanın İdari Para Cezası (KTK m.48)
Karayolları Trafik Kanunu’na göre, alkol etkisi altında araç kullanan sürücüler hakkında uygulanan idari para cezaları her yıl yeniden değerleme oranında artırılmaktadır. 2025 yılı itibarıyla alkollü araç kullanmaya ilişkin idari yaptırımlar aşağıdaki şekildedir:
| Durum | 2025 Yılı İdari Para Cezası (yaklaşık) | Ehliyete El Koyma Süresi |
|---|---|---|
| 1. Defa alkollü araç kullanma (0.50 promil üzeri – hususi araç) | ≈ 7.000 TL | 6 ay |
| 2. Defa yakalanma | ≈ 9.000 TL | 2 yıl |
| 3. Defa yakalanma | ≈ 14.000 TL | 5 yıl + psikoteknik değerlendirme |
| Ticari araç sürücüsünün 0.20 promil ve üzeri alkol oranı | ≈ 7.000 TL | 6 ay |
(Tutarlar, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından 2025 yılı yeniden değerleme oranına göre belirlenmektedir.)
Bu cezalar, TCK 179/3 kapsamında yürütülen adli süreci ortadan kaldırmaz. Yani kişi hem idari para cezası ödeyebilir hem de savcılık tarafından “trafik güvenliğini tehlikeye sokma” suçundan ceza soruşturmasına tabi tutulabilir.
2. Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Etkisi Altında Araç Kullanma Cezası
KTK m.48 uyarınca, uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi altında araç kullandığı tespit edilen kişiler hakkında yaklaşık 37.000 TL idari para cezası uygulanır ve sürücü belgesi 5 yıl süreyle geri alınır.
Ayrıca bu durumda kişi hakkında TCK 179/3 kapsamında 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle adli yargılama yapılır.
3. Alkollü Araç Kullanmanın Adli Ceza ile Farkı
Alkollü araç kullanmak, sadece trafik kurallarının ihlali değil, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu (TCK 179/3) olarak da değerlendirilebilir.
Bu ayrım şu şekilde özetlenebilir:
| Durum | Uygulama |
|---|---|
| 0.50 promil üzeri (hususi araç) veya 0.20 promil üzeri (ticari araç), kazasız | İdari para cezası (KTK m.48) |
| 1.00 promil üzeri, kazasız veya kazalı | TCK 179/3 kapsamında adli ceza (hapis) |
| 0.50 promil altı ancak güvenli sürüş yeteneğini kaybettiği tespit edilen sürücü | TCK 179/3 uygulanabilir (somut tehlike şartı) |
Bu nedenle, her olayda alkol oranı tek başına belirleyici değildir; asıl önemli olan, sürücünün bu hâliyle trafik güvenliği açısından somut bir tehlike oluşturup oluşturmadığıdır.
4. Para Cezasının Adli Ceza ile Birlikte Uygulanması
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma fiilleri sonucunda:
- İdari para cezası (örneğin alkol nedeniyle) Trafik Zabıtası tarafından uygulanır,
- Adli ceza ise Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen soruşturma neticesinde mahkeme kararıyla hükmedilir.
Bu iki yaptırım birbiriyle çakışmaz, çünkü biri idari, diğeri adli niteliktedir. Ancak aynı fiilden dolayı iki farklı kurumun yaptırım uygulaması, “ne bis in idem” (aynı fiilden iki kez cezalandırma yasağı) ilkesine aykırılık teşkil etmez.
5. 2025 Yılı Uygulamasına İlişkin Değerlendirme
2025 yılı itibarıyla, alkol ve uyuşturucu madde etkisi altında araç kullanmanın hem idari hem de adli yaptırımları artırılmıştır. Bu artış, kamu güvenliğinin korunması ve caydırıcılığın sağlanması amacına yöneliktir.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokan sürücüler hakkında adli soruşturma başlatılması hâlinde, ceza davası (TCK 179) idari para cezasından bağımsız olarak yürütülür. Bu nedenle, idari cezanın ödenmiş olması, adli sorumluluğu ortadan kaldırmaz.
Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokmak Seri Muhakeme
Seri muhakeme usulü, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 250. maddesinde düzenlenen, bazı suçlarda yargılama sürecinin hızlandırılmasını ve yargı sisteminin etkinliğini artırmayı amaçlayan özel bir usuldür. Bu yargılama yöntemi, sanığın suçu kabul etmesi hâlinde, Cumhuriyet savcısı tarafından belirlenen yaptırımın mahkemece denetlenerek hükme bağlanması esasına dayanır.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu (TCK m.179/2 ve m.179/3), seri muhakeme usulü kapsamında değerlendirilebilen suçlar arasındadır.
1. Seri Muhakeme Usulünün Tanımı ve Amacı
Seri muhakeme, klasik ceza yargılamasından farklı olarak, sanığın suçu ikrar etmesi ve savcılığın önerdiği cezayı kabul etmesi hâlinde uygulanır. Bu usulde duruşma yapılmaz; hâkim, Cumhuriyet savcısının düzenlediği seri muhakeme talep formunu inceleyerek hüküm kurar.
Bu usulün temel hedefleri:
- Yargılamayı hızlandırmak,
- Mahkemelerin iş yükünü azaltmak,
- Sanık açısından daha hafif bir ceza ile sonuca ulaşmayı sağlamaktır.
2. Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunda Seri Muhakeme Şartları
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu bakımından seri muhakeme usulünün uygulanabilmesi için şu koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekir:
- Suçun TCK 179/2 veya TCK 179/3 kapsamında olması,
- Kamu davasının açılmasının ertelenmesine (CMK m.171/2) karar verilmemiş olması,
- Şüphelinin suçu ikrar etmesi ve seri muhakemeyi kabul etmesi,
- Suçun, uzlaştırmaya veya şikayete tabi olmaması,
- Cumhuriyet savcısının, seri muhakeme teklifini şüpheliye müdafii huzurunda sunması.
Bu şartlar sağlandığında savcılık, CMK m.250/3 uyarınca, belirlenen temel ceza üzerinden yarı oranında indirim uygular.
3. Uygulama Süreci
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu nedeniyle yürütülen soruşturmada:
- Cumhuriyet savcısı, suçun seri muhakeme kapsamında olduğunu tespit ederse, şüpheliye seri muhakeme usulünü kabul edip etmediğini sorar.
- Şüpheli, müdafii huzurunda bu usulü kabul ederse, savcı tarafından ceza miktarı belirlenir.
- Belirlenen ceza, yarı oranında indirilerek teklif edilir.
- Şüpheli teklifi kabul ettiğinde, savcı tarafından düzenlenen talepname Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilir.
- Hâkim, talebi inceler; uygun bulursa hükmü kurar ve dosya duruşmasız şekilde sonuçlanır.
Bu süreç sonunda verilen hüküm, kesin niteliktedir. Ancak, kanunda öngörülen istisnai hallerde itiraz yolu açıktır.
4. Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunda Seri Muhakeme Uygulaması (Yargıtay Görüşü)
Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2024 tarihli kararlarında, TCK m.179/2-3 kapsamında kalan eylemlerin seri muhakeme usulüne tabi olduğu açıkça belirtilmiştir.
Örneğin:
“5237 sayılı TCK’nın 179/3. maddesindeki trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun seri muhakeme usulü uygulanması gereken suçlardan olması karşısında, sanık hakkında 5271 sayılı CMK’nın 250. maddesinde düzenlenen seri muhakeme usulünün uygulanabilmesi için yerel mahkemece dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi edilmesinde zorunluluk bulunduğu gözetilmemiştir.”
(Yargıtay 12. Ceza Dairesi, K.2024/4964)
Bu içtihat, mahkemelerin seri muhakeme usulünü doğrudan uygulamak yerine, dosyayı savcılığa göndermesi gerektiğini vurgulamaktadır.
5. Seri Muhakeme Usulünün Sanık Açısından Sonuçları
Seri muhakeme usulünü kabul eden sanık açısından en önemli avantajlar şunlardır:
- Ceza yarı oranında indirilir.
- Yargılama süreci kısalır ve duruşma yapılmaz.
- Adli sicil kaydı açısından olumsuz etkiler daha sınırlı olur.
- Mahkemece verilen karar, itiraz dışında kesinleşir ve yeni bir dava açılmaz.
Buna karşılık, sanık seri muhakemeyi kabul ettikten sonra itiraz veya temyiz hakkından feragat etmiş sayılır.
6. Uygulamada Görülen Durumlar
Uygulamada, özellikle 1.00 promilin üzerinde alkol tespit edilen sürücüler hakkında TCK 179/3 uyarınca yürütülen soruşturmalarda, savcılıklar seri muhakeme usulünü sıkça teklif etmektedir.
Bu durumda, sanık suçu kabul ederse süreç birkaç gün içinde sonuçlanabilir; aksi hâlde iddianame düzenlenerek normal yargılama usulüne geçilir.
Seri muhakeme usulü, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarında hem yargılamanın hızlı şekilde sonuçlanmasını hem de ceza indirimi yoluyla failin lehine sonuç doğurmasını sağlayan önemli bir ceza muhakemesi kurumudur. Ancak bu usulün uygulanabilmesi için şüphelinin suçu kabul etmesi ve müdafii huzurunda onay vermesi şarttır.
Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokmakta Beraat Kararları (Yargıtay İçtihatları)
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu, uygulamada çoğu zaman taksirle yaralama, bilinçli taksir ya da alkollü araç kullanma gibi fiillerle birlikte gündeme gelmektedir. Ancak her kural ihlali bu suçun unsurlarını oluşturmaz. Türk Ceza Kanunu’nun 179. maddesi, yalnızca kasıtlı hareketlerle somut bir tehlike yaratılması hâlinde cezalandırmayı öngörmüştür. Bu nedenle Yargıtay kararlarında, somut tehlikenin oluşmadığı, failin kastının bulunmadığı veya tehlikenin taksirle meydana geldiği durumlarda beraat kararı verilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.
1. Kural İhlalinin Tek Başına Suç Oluşturmaması
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2019/585 sayılı kararında açıkça belirtildiği üzere, her trafik kuralı ihlali otomatik olarak trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu oluşturmaz:
“Sevk ve idaresindeki araçla tali yoldan ana yola çıkarken ikaz levhasına uymamak ve dikkatsizce ana yola girmek şeklindeki fiil, dikkatsiz ve tedbirsiz davranış niteliğinde olup, kasten işlenebilen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun unsurlarını oluşturmaz.”
(Yargıtay CGK, K.2019/585)
Bu kararda, failin eyleminin kast değil taksir kapsamında değerlendirildiği ve dolayısıyla TCK 179 değil, taksirle yaralama hükümlerinin (TCK 89) uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
2. Somut Tehlike Oluşmayan Durumlarda Beraat
TCK 179’un uygulanabilmesi için somut bir tehlikenin gerçekleşmiş olması zorunludur.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 04.02.2015 tarihli kararında bu husus şu şekilde ifade edilmiştir:
“Kırmızı ışık ihlali yapıldığı tespit edilmekle birlikte, olayda herhangi bir kişinin hayatı, sağlığı veya malvarlığı açısından somut bir tehlike doğmadığı, bu nedenle kasıtlı suçun unsurlarının oluşmadığı anlaşılmıştır.”
(Yargıtay 12. CD, K.2015/1939)
Dolayısıyla, yalnızca trafik düzenine aykırılık, cezai anlamda “trafik güvenliğini tehlikeye sokma” suçunun oluşması için yeterli değildir.
3. Alkollü Ancak Güvenli Sürüş Yeteneğini Kaybetmeyen Sürücüler
Yargıtay içtihatlarına göre, tek başına belirli bir promil alkol tespiti suçun oluşması için yeterli değildir. Failin, alkolün etkisiyle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek durumda olması gerekir.
“Sanığın 0.74 promil alkollü olarak araç kullandığı tespit edilmiş, ancak olayda herhangi bir trafik kazası meydana gelmemiş, sanığın güvenli sürüş yeteneğini kaybettiğine ilişkin tıbbi veya gözleme dayalı delil bulunmamıştır. Bu durumda TCK 179/3 kapsamında suçun unsurları oluşmamıştır.”
(Yargıtay 12. CD, K.2013/18197)
Bu karara göre, alkol oranı 1.00 promilin altında olsa dahi failin sürüş güvenliğini yitirdiği somut olarak ispatlanmadıkça, cezai sorumluluk doğmaz.
4. Ehliyetsiz Araç Kullanma ve TCK 179 Ayrımı
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2019 tarihli kararında, ehliyetsiz araç kullanmanın tek başına trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu oluşturmadığı vurgulanmıştır:
“Sürücü belgesiz araç kullanılması, Karayolları Trafik Kanunu uyarınca idari yaptırıma tabi bir kabahat olup, tek başına TCK 179/2 kapsamında cezalandırılmayı gerektirmez. Somut bir tehlike yaratılması hâlinde bu suçtan bahsedilebilir.”
(Yargıtay CGK, K.2019/585)
Dolayısıyla, ehliyetsiz araç kullanımı yalnızca idari nitelikte bir kabahat olup, TCK 179’un uygulanabilmesi için failin kasıtlı olarak tehlike yaratmış olması gerekir.
5. Yaralanma veya Ölüm Durumlarında TCK 179’un Uygulanmaması
Yargıtay uygulamasına göre, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçuyla birlikte bir yaralanma veya ölüm meydana gelmişse, artık zarar suçu ağır bastığından fail yalnızca taksirle yaralama veya öldürme suçundan cezalandırılır.
“Zarar suçunun oluştuğu hallerde ayrıca tehlike suçundan cezalandırma imkânı bulunmadığından, sanığın yalnızca TCK 89 kapsamında cezalandırılması gerekir.”
(Yargıtay 12. CD, K.2016/7657)
Bu yaklaşım, fikri içtima ilkesine dayanmaktadır; yani aynı fiilden dolayı hem tehlike hem zarar suçundan cezalandırma yapılamaz.
6. Uygulamada Beraat Gerekçeleri
Yargıtay kararlarında beraat gerekçeleri şu şekilde özetlenebilir:
- Somut tehlike unsurunun bulunmaması,
- Failin kastının ispatlanamaması,
- Olayın yalnızca trafik kuralı ihlali niteliğinde olması,
- Alkol oranının 1.00 promilin altında olup güvenli sürüş yeteneğini ortadan kaldırmaması,
- Ehliyetsiz araç kullanımının tek başına somut tehlike yaratmaması,
- Zarar suçunun (yaralama veya ölüm) oluşmuş olması.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun cezalandırılabilmesi için yalnızca ihlal değil, somut tehlikenin varlığı aranır. Suçun oluşabilmesi için failin eylemiyle trafikte gerçek bir risk yaratması, kast unsurunun bulunması ve bu durumun delillerle ispatlanması gerekir. Bu şartlar oluşmadığında mahkemelerce beraat kararı verilmektedir.
Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunda Şikayet, Uzlaşma ve Zamanaşımı
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu, Türk Ceza Kanunu’nda kamu güvenliğine karşı işlenen suçlar arasında yer almaktadır. Bu nedenle, suçun takibi ve kovuşturulması bakımından özel hükümler öngörülmüştür. Suçun mağduru birey değil, toplumun tamamıdır; dolayısıyla suç şikayete tabi değildir ve Cumhuriyet savcılığı tarafından re’sen soruşturulur.
1. Şikayete Tabi Olmama
TCK m.179 ve m.180 kapsamında düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçları, kamu düzenini koruma amacına yönelik olduğundan, mağdurun veya üçüncü kişilerin şikayeti aranmaksızın soruşturma yapılabilir.
Bu nedenle:
- Mağdurun şikayetçi olmaması,
- Şikayetten sonradan vazgeçilmesi, soruşturma veya kovuşturma sürecini etkilemez.
Ancak eylem aynı zamanda taksirle yaralama gibi şikayete tabi bir suçun unsurlarını oluşturuyorsa, yaralama suçu yönünden şikayet şartı aranır. Şikayetten vazgeçilse bile, TCK 179 yönünden yargılama devam eder.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi bu konuda şu içtihadı benimsemiştir:
“Taksirle yaralama suçunda mağdurun şikayetten vazgeçmesi, şikayete tabi olmayan trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu bakımından davanın düşmesini gerektirmez.”
(Yargıtay 12. CD, K.2015/410)
2. Uzlaşma Kapsamı Dışında Olması
Uzlaşma, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde düzenlenen alternatif bir uyuşmazlık çözüm yoludur. Ancak TCK m.179 ve m.180 kapsamında yer alan trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçları uzlaşma kapsamında değildir.
CMK m.253/3 uyarınca,
“Kamu güvenliğini tehlikeye sokan suçlar uzlaşmaya tabi değildir.”
Bu nedenle fail ile mağdur arasında uzlaşma yapılsa dahi, Cumhuriyet savcılığı kamu davası açmakla yükümlüdür.
3. Dava Zamanaşımı Süreleri
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu için öngörülen dava zamanaşımı süreleri, Türk Ceza Kanunu’nun 66. maddesine göre belirlenir.
| Suç Türü | TCK Maddesi | Cezası | Zamanaşımı Süresi (TCK m.66) |
|---|---|---|---|
| TCK 179/1 | 1 yıldan 6 yıla kadar hapis | 15 yıl | |
| TCK 179/2 | 3 aydan 2 yıla kadar hapis | 8 yıl | |
| TCK 179/3 | 6 aydan 2 yıla kadar hapis | 8 yıl | |
| TCK 180 | 3 aydan 3 yıla kadar hapis | 8 yıl |
Bu süreler, suçun işlendiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Zamanaşımı süresi dolmadan önce dava açılmışsa, sürenin dolması davayı düşürmez; ancak kovuşturmanın uzun sürmesi hâlinde cezanın infazı zamanaşımına uğrayabilir.
4. Soruşturma Usulü
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçları genellikle Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmalar sonucunda adliyeye intikal eder.
Savcılık, olayın niteliğine göre:
- Kamu davasının açılmasının ertelenmesi (CMK m.171/2),
- Seri muhakeme usulü (CMK m.250) uygulayabilir.
Bu suç, resen takip edilen bir suç olduğundan, kolluk tarafından hazırlanan trafik tespit tutanağı veya alkol raporu savcılığa ulaştığında, savcı kendiliğinden soruşturma başlatır.
5. Şikayetten Vazgeçmenin Etkisi
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda şikayetten vazgeçme, yalnızca varsa eş zamanlı işlenen taksirle yaralama suçu açısından hüküm doğurur.
Örneğin:
- Fail 1.20 promil alkollü olarak kaza yapmış ve bir kişi yaralanmışsa, mağdur şikayetinden vazgeçse bile TCK 179/3 yönünden dava sürdürülür.
- Ancak yalnızca taksirle yaralama suçu yönünden dava düşer.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu;
- Re’sen soruşturulan,
- Uzlaşma kapsamı dışında kalan,
- Belirli zamanaşımı sürelerine tabi bir kamu güvenliği suçudur.
Şikayetten vazgeçilmesi veya uzlaşma girişiminde bulunulması davayı ortadan kaldırmaz. Bu yönüyle, TCK m.179 kapsamındaki suçlar kamu düzeni ve toplum güvenliğini doğrudan ilgilendirdiğinden, devlet tarafından kendiliğinden takip edilir.
Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma ile Yaralama veya Öldürme Suçunun Birlikte İşlenmesi
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu çoğu zaman, sonuç itibarıyla yaralama veya ölümle neticelenen olaylarla birlikte gündeme gelmektedir. Bu tür durumlarda, hem TCK 179’daki tehlike suçu hem de TCK 85 ve 89’da düzenlenen zarar suçları aynı fiil kapsamında incelenir. Burada ceza hukukunun temel ilkelerinden biri olan fikri içtima (TCK m.44) devreye girer.
Tehlike Suçu ile Zarar Suçu Arasındaki Ayrım
Tehlike suçları, yalnızca zarar tehlikesinin ortaya çıkmasını cezalandırır; fiilin sonucunda ölüm veya yaralanma gerçekleşmesi gerekmez. Buna karşılık zarar suçları, fiilin bir neticeye yol açtığı durumlarda söz konusu olur. Dolayısıyla, bir fiil hem tehlike hem de zarar doğurmuşsa, fail aynı anda iki suçun unsurlarını gerçekleştirmiş olabilir.
Ancak TCK m.44’e göre, tek bir fiil birden fazla farklı suçu oluşturduğunda, fail yalnızca en ağır cezayı gerektiren suçtan sorumlu tutulur. Bu nedenle, trafik güvenliğini tehlikeye sokan bir eylem aynı zamanda ölüm veya yaralanma ile sonuçlanmışsa, fail ayrıca TCK 179’dan cezalandırılmaz.
Yargıtay uygulaması bu konuda istikrarlıdır. Örneğin, alkol veya aşırı hız nedeniyle yapılan bir trafik kazasında bir kişinin ölmesi hâlinde, mahkemeler fail hakkında yalnızca taksirle öldürme (TCK 85) hükümlerini uygular; TCK 179/3’ten ayrıca ceza verilmez.
“Sanığın 1.28 promil alkollü olarak araç kullanırken neden olduğu trafik kazasında bir kişinin ölmesi nedeniyle, eylemin taksirle öldürme suçunu oluşturduğu, ayrıca TCK 179/3 kapsamında cezalandırma imkânı bulunmadığı gözetilmelidir.”
(Yargıtay 12. CD, K.2018/9316)
Kast, Olası Kast ve Bilinçli Taksir Ayrımı
Trafik güvenliğini tehlikeye sokan eylemler her zaman aynı kusur türüyle işlenmez. Failin niyeti ve olayın gelişimi, cezai sorumluluğun sınırını belirler.
- Kast halinde: Fail, tehlike yaratmayı bilerek ve isteyerek gerçekleştirir. Örneğin, alkolün etkisinde olduğunu bilmesine rağmen araç kullanmaya devam eden kişi.
- Olası kast halinde: Fail, tehlike doğabileceğini öngörür fakat sonucu kabullenir. Bu durumda ceza, kast hükümlerine göre indirimli olarak belirlenir.
- Bilinçli taksir halinde: Fail, tehlike doğabileceğini öngörür, ancak sonucu istemez; buna rağmen dikkatsizlikle hareket eder.
Yargıtay’a göre, trafik kazalarında genellikle bilinçli taksir hali söz konusudur. Failin olası kastla hareket ettiğinin kabulü için, tehlikeyi bilerek göze aldığına dair kuvvetli deliller bulunmalıdır.
Aynı Eylem İçin Çifte Cezalandırma Yasağı
Trafik kazası sonucu ölüm veya yaralanma meydana gelmişse, fail hakkında hem TCK 179 (tehlike suçu) hem de TCK 85-89 (zarar suçu) yönünden ayrı ayrı ceza verilmesi mümkün değildir. Bu, ceza hukukunun “ne bis in idem” (aynı fiilden iki kez cezalandırma yasağı) ilkesine aykırıdır.
Bu nedenle, mahkemeler öncelikle somut neticenin ortaya çıkıp çıkmadığını tespit eder.
- Eğer kazada bir yaralanma ya da ölüm yoksa, yalnızca TCK 179 uygulanır.
- Ancak yaralanma veya ölüm meydana gelmişse, TCK 85 veya 89 devreye girer ve TCK 179 uygulanmaz.
Yargıtay İçtihatları Işığında Değerlendirme
Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin yerleşik uygulamasına göre:
“Sanığın 1.10 promil alkollü olarak araç kullanması nedeniyle trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu oluştuğu, ancak meydana gelen kazada bir kişinin yaralanması nedeniyle yalnızca taksirle yaralama suçundan cezalandırılması gerekir.”
(Yargıtay 12. CD, K.2021/2456)
Bu karar, uygulamada önceliğin zarar suçuna verilmesi gerektiğini açıkça göstermektedir.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokan fiiller, eğer ölüm veya yaralanma gibi somut bir zararla sonuçlanırsa, tehlike suçu zarar suçu içinde erir. Fail, yalnızca neticenin ağırlığına göre cezalandırılır. Bu yaklaşım hem fikri içtima ilkesine uygunluk sağlar hem de aynı fiilden mükerrer cezalandırmayı önler.
Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunda Mahkeme Süreci ve Savunma Stratejileri
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu, doğrudan kamu güvenliğine karşı işlenmiş bir fiil olarak kabul edildiğinden, yargılama süreci genellikle Cumhuriyet savcılığı tarafından re’sen başlatılır. Uygulamada bu tür dosyalar çoğunlukla trafik denetimlerinde yapılan alkol veya uyuşturucu testi, trafik kazası tespit tutanağı ya da kamera görüntüsü gibi somut delillerin elde edilmesiyle başlar.
Soruşturma ve Dava Açılması
Soruşturma aşaması, Cumhuriyet savcısının olayı değerlendirip suçun unsurlarının oluşup oluşmadığına karar vermesiyle yürütülür.
Savcılık şu durumlarda dava açabilir:
- Alkol oranının 1.00 promilin üzerinde olması,
- Sürücünün alkol oranı düşük olsa bile güvenli sürüş yeteneğini kaybettiğinin tespit edilmesi,
- Araç kullanımının kasıtlı olarak tehlike yaratacak biçimde gerçekleştirilmesi,
- Trafik işaretlerinin değiştirilmesi, kaldırılması veya yanlış yön verilmesi.
Bu tespitler doğrultusunda savcılık, iddianame düzenleyerek Asliye Ceza Mahkemesi’nde kamu davası açar. Dosya bazen seri muhakeme usulüne yönlendirilebilir; ancak şüpheli bu usulü kabul etmezse, klasik ceza yargılaması yoluna gidilir.
Yargılama Süreci
Asliye Ceza Mahkemesi, dosyayı inceledikten sonra duruşma günü belirler. İlk duruşmada sanığın kimlik tespiti yapılır ve suçlamaya ilişkin savunması alınır.
Mahkeme, dosyadaki delilleri değerlendirir:
- Alkol ölçüm raporu,
- Trafik tespit tutanağı,
- Tanık beyanları,
- Kamera veya güvenlik kayıtları,
- Olay yerinde yapılan bilirkişi incelemesi.
Bu delillerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda, failin tehlike yaratıp yaratmadığı, kast unsuru, somut tehlikenin varlığı ve zarar meydana gelip gelmediği tespit edilir.
Savunmada Öne Çıkarılabilecek Hususlar
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda savunmanın temel amacı, kastın ve somut tehlikenin oluşmadığını ortaya koymaktır.
Aşağıdaki durumlar savunmada dikkate alınabilecek önemli unsurlardır:
- Somut tehlikenin oluşmadığı: Olayda başka kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı açısından gerçek bir risk doğmamışsa suçun unsurları oluşmaz.
- Kast bulunmadığı: Failin, tehlike yaratma bilinciyle hareket etmediği, sadece ihmal veya dikkatsizlikle davranıldığı gösterilirse, suçun manevi unsuru gerçekleşmez.
- Alkol oranının düşük olması: Ölçümde 1.00 promilin altında alkol tespit edilmiş ve failin güvenli sürüş kabiliyetini kaybettiğine dair tıbbi bulgu yoksa, cezai sorumluluk doğmaz.
- Teknik delillerin eksikliği: Ölçüm cihazının kalibrasyonunun yapılmamış olması veya tespit tutanaklarının usulüne uygun düzenlenmemesi savunma açısından önemlidir.
- Zarar suçunun varlığı: Olay sonucunda bir yaralanma veya ölüm meydana gelmişse, TCK 179 yerine TCK 85 veya 89 hükümlerinin uygulanması gerekir.
Yargıtay kararlarında da savunmanın bu çerçevede yapılması gerektiği vurgulanmıştır. Özellikle, somut tehlikenin oluşmadığının ispatlanması, beraat kararlarının en temel gerekçesidir.
Hüküm Aşaması ve Ceza Takdiri
Mahkeme, fiilin gerçekten trafik güvenliğini tehlikeye sokup sokmadığına karar verirken, failin kusur derecesini, alkol oranını, olay yerinin koşullarını ve tehlikenin boyutunu dikkate alır.
Eylemin sabit görülmesi hâlinde verilen ceza genellikle:
- TCK 179/2 için 3 aydan 2 yıla kadar hapis,
- TCK 179/3 için 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası şeklindedir.
Mahkeme, failin geçmişi ve kişisel durumu dikkate alınarak bu cezayı:
- Erteleyebilir,
- Adli para cezasına çevirebilir,
- Veya Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) kararı verebilir.
Savunma Stratejisinin Önemi
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda savunmanın teknik boyutu oldukça önemlidir. Özellikle alkol tespiti, sürücünün psikofizik durumu, olayın oluş şekli ve kazanın nedenleri, bilirkişi raporlarıyla detaylı biçimde incelenmelidir.
Savunma avukatının, hem trafik mevzuatını hem de ceza hukuku ilkelerini birlikte yorumlayarak olayın gerçekten somut bir tehlike doğurup doğurmadığını ortaya koyması gerekir.
Yargılama süreci, suçun yalnızca yasal unsurlarını değil, failin kusur derecesini de değerlendirir. Bu nedenle, her olayın kendi koşulları içinde analiz edilmesi; teknik raporlar, tanık beyanları ve alkol tespitleri arasındaki tutarlılığın denetlenmesi gerekir. Doğru savunma stratejisi, çoğu zaman beraat ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılması sonucunu doğurabilir.
Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunun Unsurları Nelerdir?
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu, üç temel unsurdan oluşur: maddi unsur, manevi unsur ve hukuki unsur.
1. Maddi Unsur
- Suç, failin fiiliyle trafik güvenliğini bozacak somut bir tehlike yaratmasıyla oluşur.
- Bu fiil;
- Ulaşım işaretlerinin değiştirilmesi veya kaldırılması,
- Aracın kasıtlı olarak tehlikeli biçimde kullanılması,
- Alkol, uyuşturucu veya yorgunluk nedeniyle güvenli sürüş kabiliyetinin kaybı şeklinde gerçekleşebilir.
- Somut tehlikenin varlığı zorunludur; sadece kural ihlali yeterli değildir.
2. Manevi Unsur
- Suç kasten işlenebilir. Fail, hareketinin başkalarının hayatı veya sağlığı açısından tehlike doğurabileceğini bilmelidir.
- Dikkatsizlik veya özensizlikle yapılan fiiller TCK 179 kapsamında değil, taksirli suçlar (TCK 85–89) kapsamında değerlendirilir.
3. Hukuki Konu ve Mağdur
- Suçun koruduğu hukuki değer kamu güvenliğidir.
- Mağdur belirli bir kişi değil, tehlikeye maruz kalan toplum kesimidir.
Kısacası TCK 179, zarar değil, somut tehlike suçu niteliği taşır.
Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunda HAGB Verilir mi?
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB), 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesinde düzenlenmiş bir kurumdur. Bu kurum, sanığın belirli şartları taşıması hâlinde, hakkında hükmolunan cezanın hukuki sonuç doğurmamasını sağlar. Sanık, beş yıllık denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemezse, hüküm ortadan kaldırılır ve dava düşer.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu, TCK m.179’da düzenlenmiş kasıtlı bir suçtur. Ancak bu suçun ceza sınırı, HAGB uygulanmasına engel teşkil etmez. Mahkeme, sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûmiyetinin bulunmaması, yargılama sürecindeki tutumunun olumlu olması ve tekrar suç işlemeyeceği kanaatine varması hâlinde HAGB kararı verebilir.
Ancak, failin daha önce HAGB kararı almış olması veya aynı suçu tekrar işlemesi durumunda yeni bir HAGB kararı verilmesi mümkün değildir. Ayrıca, sanığın alkol veya uyuşturucu etkisiyle trafik güvenliğini tehlikeye atması gibi durumlarda mahkemeler genellikle HAGB uygulamasına daha ihtiyatlı yaklaşmaktadır.
Özetle, TCK 179 kapsamında HAGB uygulanması mümkündür; ancak bu karar, mahkemenin somut olayın özelliklerine ve sanığın kişisel durumuna göre takdir edilmektedir.
Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunda Adli Sicil Kaydı Silinir mi?
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu, mahkemece verilen hüküm kesinleştiğinde adli sicil kaydına işlenir. Bu kayıt, 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu uyarınca tutulur ve kişinin sabıka kaydında görünür. Hapis cezası ertelenmiş, adli para cezasına çevrilmiş veya HAGB uygulanmış olsa dahi, kararın türüne göre kayıtlara farklı şekilde yansır.
Eğer sanık hakkında Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) kararı verilmişse, bu karar adli sicil kaydına değil, adli arşiv kaydına işlenir. Beş yıllık denetim süresi içerisinde kişi yeni bir kasıtlı suç işlemezse, kayıt kendiliğinden silinir.
Mahkûmiyet hükmü kesinleşmişse, cezanın infazının tamamlanmasından itibaren beş yıl sonra kişi adli sicil arşiv kaydının silinmesini talep edebilir. Bu işlem, Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü’ne yapılacak başvuruyla mümkündür.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu, niteliği gereği “kamu güvenliğine karşı suç” kategorisinde olduğundan, silme süresi dolmadan kaydın kaldırılması mümkün değildir. Kayıt, kanuni sürelerin dolması ve infazın tamamlanmasıyla birlikte tamamen sistemden çıkarılır.
Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunda Avukat Yardımı Neden Önemlidir?
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu, görünürde basit bir trafik ihlali gibi değerlendirilse de, ceza hukuku bakımından kamu güvenliğini ilgilendiren ciddi bir suçtur. Bu nedenle, soruşturma ve kovuşturma aşamalarında yapılacak en küçük hata bile, hapis cezası veya sabıka kaydı gibi ağır sonuçlara yol açabilir.
Avukat desteği, öncelikle suçun unsurlarının oluşup oluşmadığının tespitinde önem taşır. Her somut olayda “somut tehlike” şartının gerçekleşip gerçekleşmediği, delillerin geçerliliği, alkol ölçümünün usulüne uygun yapılıp yapılmadığı gibi hususların hukuki değerlendirmesi gerekir. Tecrübeli bir ceza avukatı, bu aşamada usulsüzlükleri tespit ederek müvekkili lehine savunma stratejisi oluşturabilir.
Ayrıca, avukat; seri muhakeme usulü, HAGB, cezanın ertelenmesi veya adli para cezasına çevrilmesi gibi alternatif hukuki yolların uygulanabilmesi için gerekli şartları mahkemeye sunar.
Yargıtay içtihatları ve emsal kararların doğru yorumlanması da savunmanın etkinliğini artırır. Bu nedenle, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda profesyonel hukuki temsil, hem sürecin hatasız yürütülmesini hem de olası bir cezanın en alt düzeyde kalmasını sağlar.


