Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesi, toplum sağlığını ve kamu düzenini koruma amacıyla, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma ve bulundurma fiillerini suç olarak düzenlemektedir. Bu düzenleme, bireyin kendi sağlığına zarar verici nitelikteki davranışlarını cezalandırmakla birlikte, asıl hedefi kullanımın önlenmesi, bağımlılıkla mücadele ve kamu sağlığının korunmasıdır. Madde hükmü, kullanıcı ile satıcı arasındaki hukuki ve cezai farkı belirginleştirmekte; kullanım amaçlı bulundurma ile ticari amaçlı bulundurmayı birbirinden ayırmaktadır.
TCK m.191 kapsamında, failin uyuşturucu madde kullanması, kullanmak için satın alması, kabul etmesi veya bulundurması fiilleri suç olarak tanımlanmıştır. Ancak kanun koyucu, bu suç tipinde doğrudan cezalandırma yerine öncelikle denetimli serbestlik ve tedavi imkânı tanıyarak failin topluma kazandırılmasını hedeflemiştir. Bu yönüyle madde, klasik cezalandırma anlayışının ötesine geçerek ceza hukuku ile sosyal politika arasındaki dengeyi yansıtmaktadır.
Bu makalede, TCK m.191 hükmünün kapsamı ve uygulama alanı sistematik biçimde ele alınacaktır. Öncelikle TCK 191 nedir? başlığı altında maddenin yasal çerçevesi açıklanacak, ardından Uyuşturucu Kullanma Suçu Cezası ve Uyuşturucu Bulundurma Suçu Cezası bölümlerinde suçun unsurları ile yaptırımlar değerlendirilecektir. Devamında, Yargıtay kararları ışığında maddeye ilişkin içtihat uygulamaları incelenecek; ayrıca ilk defa uyuşturucu kullanımı, tekrar eden yakalanmalar (2–6 kez) ve araçta uyuşturucu bulundurulması gibi uygulamada sık karşılaşılan durumlara değinilecektir. Son olarak, uyuşturucu madde ticareti suçunun (TCK m.188) kapsamına giren hallerle farklar ortaya konulacaktır.
Bu çalışma, tck 191 ve uyuşturucu kullanma ve bulundurma suçu kavramlarını mevzuat, yargı kararları ve uygulama yönleriyle bütüncül biçimde açıklamayı amaçlamakta; okuyucuya konunun hem hukuki hem de uygulamaya ilişkin boyutlarını sistematik bir bilgi akışı içinde sunmaktadır.
TCK 191 Nedir?
Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesi, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma, kullanmak için satın alma, kabul etme ya da bulundurma fiillerini suç olarak düzenlemektedir. Madde, 5237 sayılı TCK’nın “Topluma Karşı Suçlar” bölümünde, “Kamu Sağlığına Karşı Suçlar” başlığı altında yer almakta olup, korunan hukuki yarar kamu sağlığı ve toplumsal düzenin korunmasıdır.
TCK m.191 hükmü şu şekildedir:
“Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Kanun metninden anlaşılacağı üzere, bu suçun oluşabilmesi için failin uyuşturucu maddeyi kullanmak amacıyla hareket etmiş olması gerekmektedir. Başka bir ifadeyle, bulundurulan madde ticaret veya başkasına temin amacıyla değil, kişisel kullanım için elde bulundurulmalıdır. Bu amaç unsurunun varlığı, somut olayın koşullarına göre — maddenin türü, miktarı, paketleme biçimi, tartım aletleri veya satışa elverişli materyallerin bulunup bulunmaması gibi — delillerle tespit edilir.
TCK m.191’in uygulama alanı, uyuşturucu madde ticareti suçunu düzenleyen TCK m.188 hükmüyle karıştırılmamalıdır. Zira TCK m.188’deki fiiller, toplumun tamamına yönelik tehlike oluşturduğu için daha ağır cezalar öngörülmüştür. Buna karşılık, m.191 kişisel kullanım sınırındaki fiilleri konu alır ve bu nedenle cezalandırmadan önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbirine başvurma imkânı tanır.
Bu madde, 6545 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonrası, ceza yargılamasında “kullanıcıyı topluma kazandırma” politikasının yansıması olarak yeniden şekillendirilmiştir. Bu düzenlemeyle, suçun tespit edilmesi halinde doğrudan hapis cezası verilmek yerine, fail hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi, tedaviye yönlendirme veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanması öngörülmüştür.
Dolayısıyla, TCK 191, hem cezai hem de önleyici yönü bulunan, bireyin tedavisi ve topluma yeniden kazandırılmasını hedefleyen karma nitelikte bir düzenlemedir. Bu madde, uyuşturucu maddeyle mücadelede yalnızca cezalandırma değil, aynı zamanda rehabilitasyon ve önleme esaslarını da içermektedir.
Uyuşturucu Kullanma Suçu Cezası
Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenmiştir. Bu hükme göre, “uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Dolayısıyla kanun koyucu, uyuşturucu maddeyi fiilen kullanmayı doğrudan cezai yaptırıma bağlamıştır. Bu suçun oluşabilmesi için, failin uyuşturucu maddeyi bilerek ve isteyerek kullanması veya bulundurması yani kast unsurunun varlığı aranır. Suç, kullanma veya bulundurma fiilinin gerçekleştiği anda tamamlanır; uyuşturucu maddenin etkisinin devam edip etmemesi veya failin bağımlılık düzeyi veya kullanıp kullanmaması suçun oluşumunu etkilemez.
Ancak TCK m.191, yalnızca cezai yaptırımı öngören bir düzenleme değildir. Kanun koyucu, bu suç tipi bakımından ceza vermeden önce failin tedavi edilmesini ve denetim altında tutulmasını öncelikli hedef olarak belirlemiştir. Bu çerçevede, Ceza Muhakemesi Kanunu ve Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanunu hükümleri uyarınca, fail hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi (KDAE) kararı verilebilir.
Cumhuriyet savcısı, soruşturma aşamasında failin tedaviye veya denetimli serbestliğe tabi tutulması yönünde karar verir. Fail bu yükümlülüklere uygun davranır ve denetim süresi sonunda yükümlülüklerini yerine getirirse, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir ve kişi ceza almadan süreci tamamlamış olur.
Buna karşılık, yükümlülüklere uymayan, tedaviyi reddeden veya yeniden uyuşturucu madde kullandığı tespit edilen kişi hakkında, ertelenen kamu davası açılır ve mahkeme tarafından iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası hükmolunabilir.
Bu düzenleme, kanunun önleyici ve iyileştirici yönünü göstermekte; amaç, kullanıcıyı cezalandırmaktan ziyade, bağımlılığın önlenmesi ve kişinin topluma yeniden kazandırılmasıdır. Dolayısıyla, TCK m.191’in uygulamasında hapis cezası son çare niteliğindedir ve ancak tedavi ve denetim süreci başarısız olduğunda devreye girer.
Uyuşturucu Bulundurma Suçu Cezası
Uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesinde, kullanmak amacıyla maddeyi satın alma, kabul etme veya bulundurma fiilleriyle birlikte düzenlenmiştir. Bu suç tipi, doğrudan madde kullanımı olmasa dahi, kullanım amacına yönelik hazırlık hareketlerinin cezalandırılmasını öngörmektedir. Madde hükmüne göre, “kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Bu kapsamda suçun oluşabilmesi için, bulundurulan maddenin ticaret amacıyla değil, kişisel kullanım amacıyla elde bulundurulması gerekir. Kullanım amacıyla bulundurma ile ticari bulundurma arasındaki ayrım, uygulamada maddenin miktarı, ambalaj şekli, maddenin kullanıma hazır olup olmaması, tartım aletleri veya satışa elverişli materyallerin bulunup bulunmaması gibi olgulara göre yapılmaktadır.
Kullanmak amacıyla bulundurma suçunda da, failin kastı belirleyici unsurdur. Failin maddeyi hangi amaçla bulundurduğu, somut olayın tüm delilleri birlikte değerlendirilerek tespit edilir. Eğer bulundurmanın amacı kullanmak değil de satmak, temin etmek veya başkasına vermek ise, bu durumda fiil TCK m.188 kapsamında “uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti” suçunu oluşturur ve çok daha ağır cezalar uygulanır.
TCK m.191 kapsamında, kullanmak amacıyla bulundurma fiilinde de doğrudan hapis cezası uygulanması yerine, kamu davasının açılmasının ertelenmesi, tedavi veya denetimli serbestlik tedbirleri öncelikli olarak değerlendirilir. Fail, denetim süresi boyunca yükümlülüklere uygun davranırsa, sürecin sonunda hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.
Bununla birlikte, yükümlülüklerin ihlali halinde kamu davası açılır ve mahkemece iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunabilir. Bu bağlamda, uyuşturucu bulundurma suçu, hem cezai hem de önleyici yönü olan, bireyin bağımlılıkla mücadelesine hukuki çerçevede müdahale etmeyi amaçlayan bir düzenlemedir.
Kısacası, TCK m.191, uyuşturucu madde bulundurmayı yalnızca cezalandırılabilir bir fiil olarak değil, aynı zamanda tedavi ve rehabilitasyon süreci gerektiren bir toplumsal problem olarak ele almaktadır. Bu yönüyle madde, Türk ceza hukukunun kamu sağlığını koruma ve suçun önlenmesi amacına hizmet eden özel bir düzenlemesidir.
TCK 191 Uyuşturucu Kullanma ve Bulundurma Suçu Yargıtay Kararları
TCK m.191 kapsamında uyuşturucu madde kullanma ve bulundurma suçlarına ilişkin uygulama, Yargıtay içtihatları ile istikrarlı bir çerçeveye kavuşmuştur. Yüksek Mahkeme kararlarında temel ölçüt, failin eyleminin kullanım amacına mı yoksa ticaret amacına mı yönelik olduğunun tespitidir. Bu ayrım, suçun hukuki niteliğini belirleyen en önemli unsurdur.
Yargıtay, yerleşik kararlarında, bulundurulan maddenin miktarı, ele geçirme şekli, olay yeri, madde paketleme biçimi, tartım aleti veya satışa elverişli materyallerin varlığı gibi unsurları dikkate alarak, kullanım veya ticaret amacı yönünde değerlendirme yapmaktadır. Kullanım sınırını aşan miktarda madde bulundurulması, genellikle TCK m.188 kapsamında “uyuşturucu madde ticareti” suçuna dönüştürülmektedir.
Örneğin Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2019/382 E., 2020/226 K. sayılı kararında, sanığın evinde farklı türlerde ve satışa hazır şekilde paketlenmiş uyuşturucu maddelerin ele geçirilmesi, kullanmak amacıyla bulundurma kapsamında değerlendirilmemiş; bu durum, ticaret kastının varlığına karine olarak kabul edilmiştir.
Buna karşılık, Yargıtay 10. Ceza Dairesi’nin 2021/3452 E., 2022/1786 K. sayılı ilamında, sanığın üzerinde tek kullanımlık miktarda esrar bulunması ve satışa elverişli herhangi bir materyalin tespit edilmemesi halinde, fiilin kullanmak amacıyla bulundurma suçu kapsamında kaldığı belirtilmiştir. Bu karar, Yargıtay’ın kullanım amacına ilişkin ölçütleri dar yorumladığını göstermektedir.
Ayrıca Yargıtay, uygulamada denetimli serbestlik ve tedavi hükümlerinin amacına uygun işletilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Yargıtay 20. Ceza Dairesi’nin 2020/5247 E., 2021/3419 K. sayılı kararında, failin tedavi ve denetimli serbestlik yükümlülüklerini yerine getirmesi halinde kamu davası açılmasının hukuka aykırı olduğu belirtilmiş, bu tür durumlarda kovuşturmaya yer olmadığı kararının verilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Yüksek Mahkeme kararları, TCK m.191’in yalnızca cezalandırma amacı taşımadığını; aynı zamanda bağımlılıkla mücadelede bireye rehabilitasyon olanağı tanıyan bir düzenleme olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Yargıtay’ın içtihatları, madde uygulamasının sınırlarını belirlemekte ve farklı olaylarda ceza adaletinin orantılı biçimde tesis edilmesini sağlamaktadır.
İlk Defa Uyuşturucudan Yakalananlar Ne Kadar Ceza Alır?
TCK m.191 kapsamında, ilk defa uyuşturucu veya uyarıcı madde kullandığı ya da kullanmak için bulundurduğu tespit edilen kişiler bakımından, ceza adalet sisteminin öncelikli yaklaşımı cezalandırma değil, rehabilitasyondur. Kanun koyucu, bu kişiler için doğrudan hapis cezası uygulamak yerine, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirlerinin uygulanmasını esas almıştır.
Cumhuriyet savcısı, soruşturma aşamasında failin ilk defa bu suçtan yakalandığını tespit ettiğinde, TCK m.191/2 uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesine (KDAE) karar verir. Bu kararın verilmesiyle birlikte, fail hakkında en az bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır. Gerektiği takdirde tedavi yükümlülüğü de bu karara eklenebilir.
Denetimli serbestlik süresi içerisinde failin, belirlenen yükümlülüklere uygun davranması ve yeniden uyuşturucu madde kullanmaması hâlinde, sürenin sonunda hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Böylece kişi herhangi bir mahkûmiyet kararıyla karşılaşmaz ve siciline işlenebilecek bir ceza doğmaz.
Buna karşılık, fail denetim süresi içinde yükümlülüklere uymaz, tedaviye devam etmez veya yeniden uyuşturucu madde kullanırsa, ertelenen kamu davası açılır. Fakat TCK’nın 191. maddesi 5. fıkrası uyarınca erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz. Mahkeme tarafından iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası hükmolunabilir. Şartları varsa hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir. Bu durumda artık tedavi veya denetim tedbirine yeniden karar verilmez; süreç cezalandırma aşamasına geçer.
Uygulamada, ilk defa yakalanan kişilerin büyük çoğunluğu hakkında ceza verilmeden sürecin tamamlandığı, yükümlülüklere uyulduğu takdirde hapis cezasının fiilen uygulanmadığı görülmektedir. Bu yaklaşım, TCK m.191’in amacına uygun olarak, bağımlılıkla mücadelede tedavi edici ve topluma kazandırıcı bir politika izlenmesini sağlamaktadır.
2-3-4-5-6 Kez Uyuşturucudan Yakalanma Cezası
TCK m.191 kapsamında, failin birden fazla kez uyuşturucu madde kullanma veya bulundurma fiilinden dolayı yakalanması, hukuki sonuçlar bakımından ilk yakalanmadan farklı değerlendirilir. Kanun koyucu, ilk defa yakalanan kişilere yönelik tedavi ve denetimli serbestlik tedbirlerinin ardından, tekrar eden fiiller bakımından daha sınırlı bir esneklik tanımıştır.
Failin ilk yakalanması sonrasında hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilmiş ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmışsa, bu süreçte yükümlülüklere uymaması veya denetim süresi sonunda yeniden uyuşturucu madde kullanması durumunda, ertelenen kamu davası açılır. Bu aşamadan sonra fail artık TCK m.191 kapsamındaki tedbirlerden tekrar yararlanamaz ve iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Şartların oluşması halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı da verilebilir.
Eğer kişi, ilk denetimli serbestlik sürecini başarıyla tamamlamış olsa dahi daha sonra yeniden uyuşturucu madde kullanır veya bulundurursa, yeni bir suç işlenmiş sayılır ve süreç baştan işletilir. Ancak uygulamada, failin aynı suçtan tekraren yakalanması (2., 3., 4., 5. veya 6. kez) durumunda, savcılık kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı vermez. Bu durumlarda, mahkeme tarafından doğrudan hapis cezasına hükmedilmesi mümkündür. Hükmedilen ceza miktarı, failin geçmiş denetimli serbestlik süreçleri, tedavi yükümlülüklerine uyup uymadığı, yeniden kullanımın aralıkları ve dosya kapsamındaki kişisel özellikleri dikkate alınarak belirlenir.
Yargıtay kararlarında da, aynı failin kısa aralıklarla tekrarlanan uyuşturucu madde kullanımı veya bulundurma fiilleri, alışkanlık düzeyinde bir davranış biçimi olarak değerlendirilmekte; bu nedenle artık TCK m.191’in öngördüğü erteleme ve tedavi tedbirlerinin uygulanamayacağı vurgulanmaktadır.
Bu yaklaşım, ceza hukukunun önleyici ve caydırıcı işlevinin tekrar eden fiiller bakımından ön plana çıkarıldığını göstermektedir. Kanun koyucu, birinci yakalanmada rehabilitasyon hedefini öne çıkarırken, mükerrer yakalanmalarda toplum güvenliği ve kamu sağlığını koruma amacını öncelikli hale getirmiştir.
Arabada Uyuşturucu Yakalatma Cezası
TCK m.191 kapsamında arabada uyuşturucu madde yakalatılması, fiilin niteliğine ve failin amacına göre farklı şekilde değerlendirilir. Araçta ele geçirilen uyuşturucu madde, kişisel kullanım sınırında ve satışa elverişli biçimde paketlenmemişse, eylem kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu kapsamında değerlendirilir. Bu durumda fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası öngörülmekle birlikte, ilk defa yakalanan kişiler yönünden kamu davasının açılmasının ertelenmesi, denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanabilir.
Buna karşılık, araçta bulunan uyuşturucu madde miktarının fazla olması, maddelerin farklı türlerde ve satışa hazır şekilde paketlenmiş bulunması ya da tartım aleti, para veya dağıtıma elverişli düzeneklerin tespit edilmesi halinde, eylem artık TCK m.188 kapsamında uyuşturucu madde ticareti suçunu oluşturur. Bu durumda ceza, on yıldan az olmamak üzere hapis ve adli para cezasıdır.
Yargıtay içtihatlarına göre, araçta uyuşturucu madde bulundurulması halinde mülkiyet, zilyetlik, sürücülük ve yolculuk ilişkileri ayrı ayrı değerlendirilir. Uyuşturucu maddeye fiilen hâkimiyeti bulunmayan veya haberdar olmayan kişilerin cezai sorumluluğu doğmaz. Bu nedenle her somut olayda, failin kastı ve fiil üzerindeki hâkimiyet derecesi titizlikle araştırılmalıdır.
Uyuşturucu Satıcısı Kaç Yıl Ceza Alır?
Uyuşturucu veya uyarıcı madde satıcılığı, Türk Ceza Kanunu’nun 188. maddesinde Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçu olarak düzenlenmiştir. Bu suç, TCK m.191’de yer alan “kullanmak için bulundurma” suçundan nitelik ve ceza bakımından tamamen farklıdır. Kanun koyucu, uyuşturucu maddeyi yalnızca kullanan kişiyi tedavi ve denetim tedbirleriyle topluma kazandırmayı hedeflerken, satıcılığı ise toplum sağlığına yönelik en ağır tehlike olarak değerlendirmiştir.
TCK m.188/3’e göre, Uyuşturucu veya uyarıcı madde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, nakleden, sevk eden veya bulunduran kişi on yıldan az olmamak üzere hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Bu hüküm uyarınca, suçun temel hâlinde dahi en az 10 yıl hapis cezası öngörülmektedir.
Fiilin çocuğa karşı, okul, yurt veya ibadethane gibi yerlerde ya da örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca, failin kamu görevlisi olması veya bu sıfatı kullanarak suçu işlemesi hâlinde de ceza ağırlaştırılır.
Yargıtay kararlarında, suçun sübutu için yalnızca satış eyleminin gerçekleşmesi değil, satış kastının somut delillerle desteklenmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Uyuşturucu madde miktarı, ambalaj biçimi, ele geçirilen para veya iletişim kayıtları bu kastın belirlenmesinde dikkate alınır.
Bu suç tipi, Türk ceza hukukunda kamu sağlığına yönelmiş en ciddi tehditlerden biri olarak kabul edilmekte; cezalar, caydırıcılık ve toplumsal koruma ilkeleri doğrultusunda belirlenmektedir.


