Trafik kazaları, modern yaşamın en sık karşılaşılan hukuki uyuşmazlık alanlarından biridir. Bu tür kazalar, yalnızca maddi hasar değil; aynı zamanda kişilerin yaşam hakkını, beden bütünlüğünü ve ekonomik güvenliğini doğrudan etkileyen sonuçlar doğurur. Türk hukuk sisteminde trafik kazaları neticesinde ortaya çıkan zararların giderilmesi, haksız fiil sorumluluğu esasına dayanmakta olup, bu kapsamda açılan davalar “trafik kazası tazminat davaları” olarak adlandırılmaktadır.
Ölümlü veya yaralanmalı trafik kazalarında, zarara uğrayan veya ölen kişinin yakınlarının uğradıkları maddi ve manevi zararların tazmini, Türk Borçlar Kanunu’nun 49 ve devamı maddeleri ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85 ve 91. maddeleri uyarınca talep edilebilir. Bu davalar, hem ölümlü trafik kazası tazminatı hem de yaralamalı trafik kazası tazminatı taleplerini içerebilir.
Makale kapsamında, öncelikle trafik kazası tazminat davasının hukuki niteliği, davanın tarafları ve tazminat hakkının kimlere tanındığı incelenecektir. Ardından, ölümlü trafik kazası ve yaralanmalı trafik kazası halleri özelinde tazminatın alınma süreci, tazminat türleri, kusur oranının etkisi, tazminat hesaplama yöntemleri, zamanaşımı süreleri, gerekli belgeler ve yetkili mahkemeler detaylandırılacaktır.
Ayrıca, tek taraflı kazalarda tazminatın mümkün olup olmadığı, ceza sorumluluğu boyutu ve Yargıtay kararlarıyla oluşmuş içtihatlar da değerlendirilerek konunun hem teorik hem de uygulamaya dönük yönleri açıklığa kavuşturulacaktır.
Bu çalışmanın amacı, ölümlü ve yaralanmalı trafik kazalarına ilişkin tazminat süreçlerini mevzuat, yargı kararları ve uygulamadaki esaslar çerçevesinde sistematik biçimde ele almak; böylece, hak sahiplerine ve uygulayıcılara trafik kazası tazminat davalarına ilişkin kapsamlı bir hukuki rehber sunmaktır.
Trafik Kazası Tazminat Davası Nedir?
Trafik kazası tazminat davası, karayolu üzerinde meydana gelen bir kazada kişilerin ölümü, yaralanması veya maddi zarara uğraması hâlinde, bu zararın kusurlu kişi veya kişilere yükletilerek maddi ve manevi tazminatın tahsilini amaçlayan bir hukuk davasıdır. Bu davanın hukuki dayanağını, Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde düzenlenen haksız fiil sorumluluğu ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesinde düzenlenen işleten ve sürücü sorumluluğu oluşturmaktadır.
Anılan düzenlemelere göre, bir trafik kazasında kusurlu hareketiyle başkasına zarar veren kişi, meydana gelen zarardan sorumludur. Kaza neticesinde zarar gören taraf, kusurlu sürücüye, aracın işletenine, sigorta şirketine veya olayın niteliğine göre Güvence Hesabı’na karşı tazminat davası açabilir. Böylece, hem maddi hem de manevi zararların giderilmesi sağlanır ve kazaya uğrayan kişilerin ekonomik ve ruhsal dengesi yeniden tesis edilir.
Trafik kazası tazminat davaları;
- Ölümlü trafik kazası tazminatı (ölüm hâlinde destekten yoksun kalma, cenaze giderleri, manevi tazminat),
- Yaralanmalı trafik kazası tazminatı (tedavi giderleri, maluliyet tazminatı, gelir kaybı, manevi zarar),
- Maddi hasarlı trafik kazası tazminatı (araçta veya eşyada meydana gelen zararların giderimi)
Bu dava türünde mahkeme, tazminatın miktarını belirlerken kusur oranını, zararın kapsamını, tarafların ekonomik durumunu ve hakkaniyet ilkelerini dikkate alır. Ayrıca, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (trafik sigortası) kapsamında sigorta şirketi de belirli limitler dâhilinde zarardan sorumlu tutulur.
Özetle, trafik kazası tazminat davası; kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunan kişilerin hukuki sorumluluğunu ortaya koyan, mağdurun veya ölen kişinin yakınlarının zararlarının giderilmesini amaçlayan, hem bireysel hem de toplumsal açıdan önemli bir hukuki telafi mekanizmasıdır.
Trafik Kazası Tazminat Davasında Kimler Hak Sahibidir?
Trafik kazası tazminat davasında hak sahibi, meydana gelen kaza sonucunda doğrudan veya dolaylı olarak zarara uğrayan kişi ya da ölen kişinin desteğinden yoksun kalan yakınlarıdır. Hak sahipliği, zararın türüne göre değişmekte olup, bu kapsamda yaralanmalı kazalarda doğrudan mağdur, ölümlü kazalarda ise mağdurun kanuni mirasçıları veya destek gören kişiler tazminat talebinde bulunabilmektedir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 49. ve 53. maddeleri ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. ve devamı maddeleri uyarınca;
- Yaralanmalı trafik kazalarında zarara uğrayan kişi, bedensel zararları nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep etme hakkına sahiptir.
- Ölümlü trafik kazalarında ise, ölenin eşi, çocukları, anne ve babası ile birlikte, ölenden düzenli olarak maddi destek aldığı ispatlanabilen üçüncü kişiler (örneğin kardeş, nişanlı veya bakmakla yükümlü olduğu kimseler) tazminat davası açabilir.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, bir kimsenin sağlığında aile fertlerine ekonomik destek sağladığı karine olarak kabul edilir. Bu nedenle, ölen kişinin eşi, çocukları ve anne-babası için ayrıca “destekten yoksun kalma” durumunu ispat yükü aranmaz. Buna karşılık, bu çerçeve dışında kalan kişiler (örneğin kardeş veya nişanlı), destek ilişkisinin fiilen varlığını belgelemekle yükümlüdür.
Maddi tazminat talebi dışında, ölen kişinin yakınları ile yaralanan kişi veya yakınları manevi tazminat isteme hakkına da sahiptir. Manevi tazminat, Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi uyarınca, olayın niteliğine, tarafların kusur durumuna ve yaşanan manevi zararın ağırlığına göre hâkim tarafından takdir edilir.
Bu kapsamda, trafik kazası tazminat davalarında hak sahipliği yalnızca yasal mirasçılık bağı ile sınırlı olmayıp, aynı zamanda fiili destek ilişkisine de dayanabilir. Bu yönüyle, her bir olayın somut özellikleri dikkate alınarak hak sahiplerinin belirlenmesi gerekmektedir.
Trafik Kazası Tazminat Davasında Kimler Sorumludur?
Trafik kazası tazminat davalarında sorumluluk, kazanın meydana geliş şekline, kusur oranına ve tarafların hukuki statüsüne göre belirlenir. Türk hukukunda bu sorumluluk, hem kusur esasına dayalı haksız fiil sorumluluğu hem de tehlike sorumluluğu kapsamında değerlendirilir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca, hukuka aykırı bir fiil ile başkasına zarar veren kişi bu zarardan sorumludur. Bunun yanı sıra, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi gereğince motorlu aracın işletilmesi sırasında meydana gelen zararlardan, aracın işleteni ve sürücüsü müştereken ve müteselsilen sorumludur. Bu düzenleme, işletenin kusuru olmasa dahi, aracın işletilmesinden doğan tehlike nedeniyle kusursuz sorumluluk esasına dayanmaktadır.
Trafik kazalarında başlıca sorumlular şunlardır:
- Kusurlu sürücü: Kural ihlali, dikkatsizlik, aşırı hız veya alkol kullanımı gibi davranışlarla kazaya sebebiyet veren kişi, meydana gelen zarardan doğrudan sorumludur.
- Araç işleteni: Aracın ekonomik hâkimiyetine ve kullanım yetkisine sahip olan kişi, sürücünün kusurlu hareketlerinden doğan zararlardan da sorumlu tutulur.
- Araç sahibi: İşleten sıfatını taşımasa da, aracın malik sıfatıyla bazı durumlarda müteselsil sorumluluk altına girebilir.
- Sigorta şirketi: Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında, sigortalı aracın üçüncü kişilere verdiği zararları poliçe limitleri dâhilinde tazmin etmekle yükümlüdür.
- Güvence Hesabı: Zorunlu sigortanın bulunmaması, sigortacının iflası veya aracın tespit edilememesi hâllerinde devreye giren kamu niteliğinde bir fondur ve zarar görenin tazminat hakkını korumayı amaçlar.
Yargı uygulamalarında, bir trafik kazasında birden fazla kişinin kusurunun bulunması hâlinde müteselsil sorumluluk ilkesi uygulanmakta, mağdur zararın tamamını sorumlulardan herhangi birinden talep edebilmektedir. Bu kişiler arasındaki nihai paylaşım, kusur oranları esas alınarak kendi aralarında rücu yoluyla gerçekleştirilmektedir.
Trafik kazası tazminat davalarında sorumluluk, yalnızca fiili sürücüyle sınırlı olmayıp, aracın işleteni, sahibi ve sigortacısını da kapsayan geniş bir sorumluluk zinciri içinde değerlendirilir. Bu yapı, mağdurun zararının etkili biçimde giderilmesini ve hukuk düzeninin koruma amacının somut biçimde gerçekleşmesini sağlar.
Tazminat Türleri Nelerdir?
Trafik kazası sonucunda ortaya çıkan zararlar, hukuki nitelikleri bakımından maddi ve manevi tazminat olmak üzere iki ana kategoride değerlendirilir. Her iki tazminat türü, zarar görenin veya ölenin yakınlarının uğradığı kayıpların giderilmesini amaçlamakta; Türk Borçlar Kanunu ve Karayolları Trafik Kanunu hükümleri çerçevesinde düzenlenmektedir.
1. Maddi Tazminat
Maddi tazminat, trafik kazası sonucunda kişinin malvarlığında meydana gelen azalmayı veya ölen kişinin desteğinden yoksun kalınması nedeniyle ortaya çıkan ekonomik kaybı gidermeye yöneliktir. Bu kapsamda talep edilebilecek başlıca kalemler şunlardır:
- Tedavi giderleri: Yaralanmalı kazalarda hastane, ilaç, rehabilitasyon ve protez gibi tedaviye ilişkin tüm zorunlu masraflar, belgeye dayalı olarak tazmin edilebilir.
- Geçici veya sürekli iş göremezlik zararları: Yaralanan kişinin çalışamaması veya gelir kaybına uğraması hâlinde, bu süreye denk gelen kazanç kayıpları tazminat kapsamına girer.
- Cenaze ve defin giderleri: Ölümlü kazalarda, ölümün ardından yapılan defin, nakil ve cenaze işlemlerine ilişkin harcamalar istenebilir.
- Destekten yoksun kalma tazminatı: Ölen kişinin sağlığında maddi destek sağladığı eş, çocuk, anne-baba veya fiilen destek alan diğer kişiler, bu desteğin ortadan kalkması nedeniyle uğradıkları zararı tazmin ettirebilir.
- Araç ve eşya zararları: Kaza nedeniyle araçta veya taşınan eşyada meydana gelen maddi kayıplar da bu kapsamda değerlendirilir.
Maddi tazminat miktarının belirlenmesinde kusur oranı, mağdurun yaşı, gelir düzeyi, çalışma süresi ve aktüeryal hesaplama esasları dikkate alınır.
2. Manevi Tazminat
Manevi tazminat, trafik kazası sonucu yaralanan kişinin veya ölenin yakınlarının yaşadığı acı, elem ve üzüntünün kısmen giderilmesini amaçlayan bir parasal karşılıktır. Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi uyarınca, hâkim olayın özelliklerini, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını ve manevi zararın ağırlığını göz önünde bulundurarak uygun bir miktarda tazminata hükmeder.
Ölümlü kazalarda, ölenin eşi, çocukları, anne-babası ve bazı hâllerde kardeşleri ile nişanlısı manevi tazminat talebinde bulunabilir. Yaralanmalı kazalarda ise, bizzat yaralanan kişi ile birlikte ağır bedensel zarar durumunda yakınları da bu haktan yararlanabilir.
Tazminat türlerinin belirlenmesi, somut olayın niteliğine, kusur dağılımına ve zararın kapsamına göre yapılır. Böylelikle, trafik kazası mağdurlarının uğradığı hem ekonomik hem de manevi kayıplar hukuk düzeni içinde giderilmeye çalışılır.
Ölümlü Trafik Kazası Tazminatı Nasıl Alınır?
Ölümlü trafik kazası tazminatı, kazada hayatını kaybeden kişinin yakınlarının uğradıkları maddi ve manevi zararların giderilmesini amaçlayan bir hukuk yoludur. Bu tür tazminat talepleri, Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 53 ve 56. maddeleri ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85 ve 91. maddeleri uyarınca ileri sürülür.
Bir trafik kazasında ölüm meydana geldiğinde, öncelikle kusur durumu ve sorumlular tespit edilir. Kaza tespit tutanağı, bilirkişi raporu, adli muayene ve otopsi raporu gibi belgeler, olayın değerlendirilmesinde esas alınır. Ölen kişinin tamamen kusursuz veya kısmen kusursuz olması hâlinde, hak sahipleri maddi ve manevi tazminat davası açabilir.
Bu süreçte ilk adım, zorunlu mali sorumluluk sigortasına (trafik sigortası) başvuru yapılmasıdır. Sigorta Tahkim Komisyonu Yönetmeliği ve Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi uyarınca, doğrudan dava açmadan önce sigorta şirketine yazılı başvuru yapılması zorunludur. Başvuruda bulunulduktan sonra sigorta şirketi, gerekli belgelerin tamamlanmasından itibaren 15 gün içinde ödeme yapmak veya gerekçeli olarak talebi reddetmekle yükümlüdür.
Sigorta şirketine yapılacak başvuruda genellikle şu belgeler talep edilir:
- Trafik kaza tespit tutanağı,
- Ölüm belgesi veya defin ruhsatı,
- Veraset ilamı,
- Aile nüfus kayıt örneği,
- Ölen kişinin gelirini gösteren belgeler,
- SGK tarafından bağlanan gelir varsa buna ilişkin peşin değer hesaplaması,
- Olayla ilgili diğer idari ve adli belgeler.
Sigorta başvurusunun reddedilmesi veya teklif edilen miktarın yetersiz bulunması durumunda, Asliye Hukuk Mahkemesi veya Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde dava açılabilir. Dava dilekçesinde, davalılar arasında kusurlu sürücü, aracın işleteni ve sigorta şirketi birlikte gösterilebilir.
Tazminatın hesaplanmasında, ölen kişinin yaşı, gelir durumu, destek süresi, hak sahiplerinin sayısı ve kusur oranı dikkate alınır. Aktüeryal bilirkişi tarafından yapılan destekten yoksun kalma hesaplaması, mahkemenin maddi tazminat miktarını belirlemesinde esas alınır. Manevi tazminatın belirlenmesi ise hâkimin takdirine bağlı olup, olayın ağırlığı, tarafların ekonomik durumları ve yaşanan manevi zararın boyutu göz önünde bulundurulur.
Ölümlü trafik kazası tazminatı, yalnızca ölenin yakınlarının ekonomik güvenliğini değil, aynı zamanda toplumsal adalet duygusunun sağlanmasını da hedefleyen bir telafi kurumudur. Bu nedenle, tazminatın hesaplanması ve tahsili süreci dikkatle yürütülmeli, hak sahiplerinin menfaatleri hukuki usuller çerçevesinde korunmalıdır.
Yaralanmalı Trafik Kazası Tazminatı Nasıl Alınır?
Yaralanmalı trafik kazası tazminatı, bir trafik kazası sonucu bedensel zarar gören kişilerin uğradıkları maddi ve manevi kayıpların giderilmesi amacıyla açılan davadır. Bu davanın hukuki temeli, Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 54 ve 56. maddeleri ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi hükümlerine dayanmaktadır.
Trafik kazası sonucunda bedensel zarar meydana geldiğinde, zarar gören kişi öncelikle zorunlu mali sorumluluk sigortasına başvurarak sigorta kapsamında ödenmesi gereken tutarı talep edebilir. Başvuru, kaza tespit tutanağı, sağlık raporları, maluliyet oranını gösteren belge ve gelir durumuna ilişkin evraklar ile yapılır. Sigorta şirketi, başvurudan itibaren 15 gün içinde talebi karara bağlamak zorundadır.
Yaralanmalı trafik kazalarında talep edilebilecek başlıca tazminat kalemleri şunlardır:
- Tedavi giderleri: Hastane, ilaç, ameliyat, protez ve rehabilitasyon masrafları, belgeye dayalı olarak tazmin edilir.
- Geçici iş göremezlik tazminatı: Yaralanma nedeniyle belirli bir süre çalışamayan kişinin bu döneme ilişkin gelir kaybı hesaplanır.
- Sürekli iş göremezlik (maluliyet) tazminatı: Kişinin kalıcı bir bedensel zararının bulunması hâlinde, çalışma gücünde meydana gelen azalma oranına göre tazminat hesaplanır.
- Bakıcı giderleri: Kaza sonrası mağdurun geçici veya sürekli bakıma ihtiyaç duyması durumunda, bakıcı hizmetine ilişkin giderler de tazminat kapsamına alınır.
- Manevi tazminat: Yaralanan kişinin yaşadığı fiziksel ve psikolojik acının giderilmesi amacıyla, olayın niteliğine ve mağduriyetin derecesine göre hâkim tarafından belirlenir.
Yaralanmalı kazalarda tazminatın hesaplanması, Adli Tıp Kurumu veya yetkili sağlık kuruluşları tarafından düzenlenen maluliyet raporu esas alınarak yapılır. Bu raporda belirtilen kalıcı iş göremezlik oranı, mağdurun yaşı, mesleği, gelir seviyesi ve kusur oranı dikkate alınır. Aktüeryal bilirkişi tarafından yapılan hesaplama sonucunda maddi tazminat miktarı belirlenir.
Manevi tazminat yönünden, Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi uyarınca, hâkim olayın ağırlığına, mağdurun ve kusurlu tarafın sosyal durumuna, yaşanan manevi zararın boyutuna göre uygun bir bedel takdir eder. Yaralanmanın ağır bedensel zarar doğurması hâlinde, mağdurun yakınlarının da manevi tazminat talebinde bulunması mümkündür.
Yaralanmalı trafik kazası tazminatı davaları, mağdurun sağlık durumunun, gelir kaybının ve kusur oranının bilimsel yöntemlerle belirlenmesine dayalı olarak yürütülür. Bu davalar, mağdurun yaşam standardının yeniden tesis edilmesini ve meydana gelen zararın hukuken telafi edilmesini amaçlar.
Tazminat Hesaplaması Nasıl Yapılır?
Trafik kazası tazminat davalarında, zarar görenin veya ölenin yakınlarının talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesi, hukuki ve teknik kriterlerin birlikte değerlendirilmesini gerektirir. Tazminat hesabı, Türk Borçlar Kanunu’nun 50, 51, 52 ve 55. maddeleri ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90 ve devamı hükümleri çerçevesinde yapılır.
Hesaplama süreci, zararın türüne göre farklı esaslara dayanır. Yaralanmalı kazalarda, kişinin bedensel bütünlüğünde meydana gelen zararlar esas alınırken; ölümlü kazalarda, ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin ekonomik kaybı dikkate alınır.
1. Maddi Tazminat Hesaplaması
Maddi tazminat hesaplamasında temel ölçüt, kazanın mağdurun gelirinde veya destek gören kişilerin yaşam standardında meydana getirdiği azalmadır. Bu hesaplamada kullanılan başlıca kriterler şunlardır:
- Yaş: Ölen veya yaralanan kişinin yaşı, yaşam süresi ve destek süresinin tespitinde belirleyicidir.
- Gelir düzeyi: Kaza tarihinde mağdurun düzenli geliri varsa belgelenir; geliri olmayan kişiler için emsal gelir düzeyi dikkate alınır.
- Kusur oranı: Tazminat miktarı, mağdurun kusuru oranında indirilir.
- Maluliyet oranı: Yaralanmalı kazalarda, Adli Tıp Kurumu veya yetkili sağlık kuruluşlarınca belirlenen maluliyet oranı esas alınır.
- Aktif ve pasif dönem: Çalışma yaşı (genellikle 18–65 arası) aktif dönem olarak kabul edilir; pasif dönemde ise yaşam beklentisi üzerinden destek süresi hesaplanır.
- İskonto oranı: Gelecekteki gelirlerin bugünkü değeri, belirli bir iskonto oranı kullanılarak hesaplanır.
Bu unsurlar dikkate alınarak aktüeryal hesaplama yöntemi uygulanır. Bilirkişi tarafından düzenlenen aktüerya raporu, mahkemece maddi tazminat miktarının tespitinde esas alınır.
2. Manevi Tazminat Hesaplaması
Manevi tazminat, ölçülmesi güç bir zarar türü olduğundan, kesin matematiksel bir formüle dayanmaz. Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi gereği hâkim, olayın oluş biçimini, tarafların kusur durumunu, mağdurun yaşadığı acının ağırlığını ve tarafların ekonomik durumlarını dikkate alarak hakkaniyete uygun bir miktarda tazminata hükmeder.
3. Sigorta Teminat Limitleri ve Sınırlar
Maddi tazminatın belirlenmesinde ayrıca, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamında ödenebilecek azami tutarlar da dikkate alınır. Sigorta teminat limitleri, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından her yıl güncellenmekte olup, tazminatın üst sınırını oluşturur. Bu limitin üzerinde kalan zararlar bakımından doğrudan kusurlu sürücü veya işleten sorumlu olur.
Tazminat hesaplaması, yalnızca zararın maddi yönünü değil, aynı zamanda mağduriyetin kalıcı etkilerini de kapsar. Bu nedenle, hesaplama süreci hukuki ilkelere, aktüeryal esaslara ve hakkaniyet ölçütlerine uygun biçimde yürütülmelidir.
Kusur Oranı Tazminatı Nasıl Etkiler?
Trafik kazası tazminat davalarında tazminat miktarının belirlenmesinde kusur oranı temel unsurlardan biridir. Kusur, kazanın meydana gelmesine neden olan hukuka aykırı davranışın ağırlığını ifade eder ve tazminatın kapsamını doğrudan etkiler. Bu değerlendirme, Türk Borçlar Kanunu’nun 51 ve 52. maddeleri ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi hükümleri çerçevesinde yapılır.
Kusur oranı, kazanın oluş biçimine göre bilirkişi incelemesi ve kaza tespit tutanağı esas alınarak belirlenir. Bilirkişi, olay yeri fotoğrafları, trafik raporları, araç teknik verileri ve taraf beyanlarını değerlendirerek her bir tarafın kazadaki payını oranlar şeklinde tespit eder.
Tazminatın belirlenmesinde bu oran doğrudan indirim sebebidir. Örneğin, zarar görenin %25 oranında kusurlu bulunması hâlinde, hesaplanan tazminat tutarı aynı oranda azaltılır. Bu ilke, haksız fiil sorumluluğunda “zararın doğmasına mağdurun katkısı” kuralının bir yansımasıdır.
Kusur oranının etkisi hem maddi hem de manevi tazminat bakımından geçerlidir. Maddi tazminatta indirimin oranı doğrudan kusura paralel uygulanırken, manevi tazminatta hâkim, olayın ağırlığına göre takdir yetkisini kullanabilir. Ancak mağdurun ağır kusuru veya kazaya sebep olan davranışı, bazı hâllerde manevi tazminat talebinin tamamen reddine de yol açabilir.
Kusur oranı yalnızca sürücüler açısından değil, aynı zamanda yolcular, yayalar ve diğer trafik unsurları açısından da belirlenebilir. Örneğin, yaya geçidi dışında aniden yola çıkan bir yayanın belirli oranda kusurlu sayılması mümkündür. Aynı şekilde, emniyet kemeri takmamak, cep telefonu kullanmak veya hız sınırını aşmak gibi davranışlar da kusur oranının artırılmasına neden olur.
Yargıtay içtihatlarında, kusurun tazminat üzerindeki etkisi “hakkaniyet indirimi” olarak da değerlendirilmekte; tazminatın amacı olan zararın giderimi ile mağdurun kendi kusurundan doğan sonuçların adil biçimde dengelenmesi sağlanmaktadır. Kusur oranının doğru belirlenmesi, tazminatın adaletli biçimde hükmedilebilmesi açısından zorunlu bir aşamadır.
Trafik Kazası Tazminat Davasında Zamanaşımı Süresi
Trafik kazası tazminat davalarında zamanaşımı süresi, hak sahibinin dava açma hakkını belirleyen en önemli usul hükümlerinden biridir. Zamanaşımı, hukuki güvenlik ve istikrar ilkeleri gereğince, belirli bir süre içinde kullanılmayan taleplerin ileri sürülmesini engeller. Trafik kazalarına ilişkin zamanaşımı hükümleri, Türk Borçlar Kanunu’nun 72. maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. maddesinde düzenlenmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 72. maddesi uyarınca, haksız fiilden doğan tazminat davaları, zarar görenin zararı ve failini öğrendiği tarihten itibaren iki yıl içinde açılmalıdır. Her hâlükârda, fiilin işlendiği tarihten itibaren on yıl geçmekle dava hakkı zamanaşımına uğrar. Bu süreler, trafik kazası tazminat davaları için de genel kural olarak uygulanır.
Ancak Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. maddesi, trafik kazalarına özgü özel bir düzenleme içermektedir. Buna göre:
- Tazminat talepleri, zararın ve sorumlu kişinin öğrenildiği tarihten itibaren iki yıl, her hâlde kaza tarihinden itibaren on yıl içinde ileri sürülmelidir.
- Trafik kazası bir ceza suçu oluşturuyorsa, ceza davasına ilişkin daha uzun zamanaşımı süresi uygulanır. Böyle bir durumda, ceza zamanaşımı süresi tazminat davası bakımından da geçerli olur.
- Kaza sonucunda ölüm meydana gelmişse ve fiil taksirle öldürme suçu kapsamında değerlendirilmişse, TCK m. 85 uyarınca uygulanacak ceza zamanaşımı süresi 15 yıldır.
Zamanaşımı süresinin başlangıcı, çoğu durumda kaza tarihi olarak kabul edilmekle birlikte, bazı hâllerde zararın tam olarak ortaya çıkması veya failin sonradan öğrenilmesi tarihinden itibaren işlemeye başlayabilir. Bu nedenle her olay, somut olgular çerçevesinde değerlendirilir.
Zamanaşımının kesilmesi veya durması hâlleri de Türk Borçlar Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri kapsamında uygulanır. Örneğin, sigorta şirketine yapılan başvuru, arabuluculuk süreci veya dava açılması zamanaşımını kesen işlemler arasında yer alır.
Trafik kazası tazminat davasında zamanaşımı sürelerinin dikkatle takip edilmesi, hak kaybını önlemek açısından büyük önem taşır. Süresinde kullanılmayan tazminat hakkı, davalı tarafın itirazı üzerine mahkemece reddedilir ve alacak hakkı sona erer.
Trafik Sigortasından Tazminat Almak İçin Gerekli Belgeler
Trafik kazası sonucunda meydana gelen zararların karşılanması amacıyla, zarar görenin veya ölen kişinin yakınlarının, öncelikle zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında ilgili sigorta şirketine başvuru yapması gerekir. Bu başvuru, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları uyarınca dava açılmadan önce yapılması zorunlu bir idari başvuru niteliğindedir.
Sigorta şirketine başvuruda bulunulurken, olayın aydınlatılması ve zararın türünün belirlenebilmesi için bazı belgelerin ibrazı gerekir. Bu belgeler, olayın niteliğine göre farklılık göstermekle birlikte genel olarak aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
1. Temel Belgeler
- Trafik kaza tespit tutanağı veya polis/jandarma kaza raporu,
- Kaza yerinde düzenlenmiş görgü tespit tutanakları,
- Zarar görenin veya ölenin kimlik bilgilerini içeren nüfus kayıt örneği,
- Sigortalı araca ait poliçe örneği.
2. Yaralanmalı Kazalarda İstenen Belgeler
- Sağlık kuruluşlarınca düzenlenmiş adli muayene raporu, epikriz raporları ve maluliyet oranını gösterir rapor,
- Tedavi giderlerine ilişkin fatura ve ödeme belgeleri,
- Yaralanan kişinin gelirini veya kazanç durumunu gösteren belgeler (maaş bordrosu, vergi levhası vb.),
- SGK tarafından yapılan ödemelere ilişkin belgeler.
3. Ölümlü Kazalarda İstenen Belgeler
- Ölüm belgesi veya defin ruhsatı,
- Veraset ilamı (mirasçılık belgesi),
- Ölen kişinin gelir durumuna ilişkin belgeler (maaş bordrosu, vergi beyannamesi, SGK kayıtları),
- Aile nüfus kayıt örneği,
- SGK tarafından bağlanan gelir varsa buna ilişkin peşin değer hesaplaması,
- Cenaze giderlerine ilişkin faturalar.
Sigorta şirketi, başvuru üzerine belgeleri inceleyerek, talep edilen tazminatın poliçe kapsamına girip girmediğini değerlendirir. Belgelerin eksiksiz olması hâlinde, şirketin 15 gün içinde ödeme yapması veya gerekçeli bir yanıt vermesi gerekir. Bu süre içinde olumlu veya olumsuz bir yanıt verilmemesi durumunda, hak sahibi Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde tazminat davası açabilir.
Başvuru sürecinde, belgelerin doğru ve eksiksiz hazırlanması önem taşır. Eksik veya yanlış bilgi içeren başvurular, sigorta şirketi tarafından reddedilebilir ya da ödeme süreci uzayabilir. Bu nedenle, başvuru öncesinde belgelerin kontrol edilmesi ve gerektiğinde hukuki destek alınması, tazminatın hızlı ve eksiksiz biçimde tahsil edilmesine katkı sağlar.
Görevli ve Yetkili Mahkeme Neresidir?
Trafik kazası tazminat davalarında görevli ve yetkili mahkemenin belirlenmesi, davanın usulüne uygun biçimde açılması ve yürütülmesi açısından önem taşır. Bu konuda uygulanacak kurallar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK), 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK) ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu hükümlerine dayanmaktadır.
1. Görevli Mahkeme
Trafik kazalarından doğan tazminat davalarında görevli mahkeme, uyuşmazlığın taraflarına göre değişiklik gösterir:
- Davanın tarafları sigorta şirketi ile zarar gören kişi ise görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi’dir. Bu görev, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesi gereği kesin niteliktedir.
- Davanın tarafları arasında sigorta şirketi bulunmuyor ve yalnızca kusurlu sürücü veya araç işleteni aleyhine dava açılıyorsa, görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi’dir.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkeme görevli olup olmadığını kendiliğinden inceler.
2. Yetkili Mahkeme
Yetki, davanın hangi yer mahkemesinde açılacağını belirler. Trafik kazası tazminat davalarında yetki konusunda 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesi özel düzenleme içermektedir. Buna göre, dava şu yer mahkemelerinden birinde açılabilir:
- Kazanın meydana geldiği yer mahkemesi,
- Davalının (kusurlu sürücü, işleten veya sigorta şirketinin) yerleşim yeri mahkemesi,
- Zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi.
Bu düzenleme, mağdurun dava açarken seçim hakkına sahip olmasını sağlar. Yetki kuralı, HMK m. 6 ve m. 16 hükümleriyle de paralellik gösterir.
Ayrıca, sigorta şirketlerine karşı açılan davalarda, sigorta şirketinin merkezinin veya şubesinin bulunduğu yer mahkemesi de yetkili kabul edilir. Ancak zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinde dava açılması, uygulamada daha pratik ve mağdur lehine bir çözüm sunar.
Trafik kazası tazminat davalarında görevli ve yetkili mahkemenin doğru belirlenmesi, davanın esasına girilmeden reddedilmesini önler ve usul ekonomisine uygun bir yargılama sürecinin sağlanmasına hizmet eder.
Ölümlü ve Yaralanmalı Trafik Kazalarında Ceza Sorumluluğu
Trafik kazaları yalnızca özel hukuk bakımından tazminat sorumluluğu doğurmakla kalmayıp, aynı zamanda ceza hukuku açısından da sonuçlar doğurabilir. Kazanın oluş şekline, kusurun ağırlığına ve neticenin ciddiyetine göre fail hakkında Türk Ceza Kanunu (TCK) hükümleri uyarınca cezai yaptırımlar uygulanır.
Ceza sorumluluğu, failin kaza sırasında dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışta bulunması, trafik güvenliğini tehlikeye sokması veya kusurlu hareketiyle ölüm ya da yaralanmaya sebebiyet vermesi hâlinde doğar. Bu kapsamda en sık karşılaşılan suç tipleri şunlardır:
1. Taksirle Yaralama Suçu (TCK m. 89)
Trafik kazası sonucunda bir kişinin yaralanması hâlinde, failin eylemi genellikle taksirle yaralama suçu kapsamında değerlendirilir.
- Basit taksir hâlinde ceza üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır.
- Fiil, mağdurun duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına, konuşma veya gebe kalma yeteneğinin kaybına, yüzünde sabit iz kalmasına ya da yaşamını tehlikeye sokacak bir duruma neden olmuşsa ceza bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına çıkar.
- Birden fazla kişinin yaralanması hâlinde ise ceza alt sınırdan uzaklaşılarak artırılabilir.
2. Taksirle Öldürme Suçu (TCK m. 85)
Trafik kazasında ölüm meydana gelmişse, fail hakkında taksirle öldürme suçu kapsamında cezai işlem uygulanır.
- Tek bir kişinin ölümü hâlinde ceza iki yıldan altı yıla kadar hapis olarak belirlenmiştir.
- Birden fazla kişinin ölmesi veya bir kişinin ölümüyle birlikte birden fazla kişinin yaralanması durumunda ceza iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına yükselir.
- Failin, tehlikeli sonuçları öngörebilecek durumda olmasına rağmen gerekli dikkat ve özeni göstermemesi hâlinde, fiil bilinçli taksir kapsamında değerlendirilir ve ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.
3. Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu (TCK m. 179)
Trafik güvenliğini bozacak biçimde alkol veya uyuşturucu etkisi altında araç kullanmak, aracın teknik güvenliğini tehlikeye düşürecek değişiklikler yapmak veya yolların güvenliğini ihlal edecek şekilde davranmak bu kapsamda değerlendirilir. Bu durumda fail hakkında bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür.
Ceza davası ile tazminat davası arasında hukuki bağlantı bulunur. Ceza davasında verilen kusur tespitine ilişkin kararlar, hukuk mahkemesindeki tazminat davasında da bağlayıcı nitelikte olmasa da önemli bir delil olarak dikkate alınır. Ayrıca ceza yargılaması devam ettiği sürece, tazminat davası yönünden uzamış zamanaşımı süresi uygulanabilir.
Ceza sorumluluğunun belirlenmesinde; olayın oluş şekli, sürücünün kusur derecesi, trafik kurallarına uyup uymadığı, alkol veya hız durumu, mağdurun kusuru ve illiyet bağı gibi unsurlar titizlikle değerlendirilir.
Tek Taraflı Trafik Kazalarında Tazminat Alınır mı?
Tek taraflı trafik kazaları, yalnızca bir aracın kazaya karıştığı ve başka bir aracın veya üçüncü kişinin doğrudan etkilenmediği olaylardır. Bu tür kazalarda tazminat hakkının doğup doğmaması, kazanın kusur durumu, araçtaki kişilerin konumu ve zararın niteliği gibi unsurlara bağlı olarak değerlendirilir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85 ve 92. maddeleri ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları uyarınca, trafik sigortası yalnızca üçüncü kişilere verilen zararları karşılar. Dolayısıyla, kusurlu sürücü kendi zararları için sigortadan tazminat talep edemez. Bu durumda sürücünün ölümü hâlinde, mirasçıları da sigorta şirketine başvurarak tazminat talep edemezler.
Ancak araçta bulunan yolcular, tek taraflı kazalarda tamamen kusursuz kabul edilir. Bu nedenle, yolcu konumundaki kişilerin yaralanması veya ölümü hâlinde, sigorta şirketine başvurarak zorunlu trafik sigortası kapsamında tazminat talep etmeleri mümkündür. Bu hak, yolcunun yakınları için de geçerlidir.
Benzer şekilde, araç işleteni veya sürücü dışında kalan üçüncü kişilere verilen zararlar da sigorta kapsamında değerlendirilir. Bu kişiler, uğradıkları zararı araç sürücüsü, işleteni veya sigorta şirketine karşı talep edebilirler.
Tek taraflı trafik kazalarında tazminat hakkının bulunmadığı hâller de açıkça düzenlenmiştir. Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. maddesi uyarınca:
- İşletenin veya sürücünün kendi eşi, çocukları, anne-babası ya da birlikte yaşadığı kardeşlerine ait mallarda meydana gelen zararlar,
- Sigortalının kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri,
- Manevi tazminat talepleri,
- Yarış veya deneme sürüşleri sırasında meydana gelen zararlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadır.
Bununla birlikte, tek taraflı kazada sürücünün kısmen kusurlu olması ve kazaya aracın teknik arızasının, yolun yapısal bozukluğunun veya üçüncü bir kişinin etkisinin katkıda bulunması durumunda, kusur oranına göre kısmi tazminat talebi gündeme gelebilir.
Tek taraflı trafik kazalarında tazminat hakkının doğup doğmadığının belirlenmesi, kazanın oluş şeklinin teknik olarak incelenmesini gerektirir. Bu nedenle, olayın niteliği ve tarafların hukuki statüsü detaylı biçimde değerlendirilmeli, sigorta teminatı kapsamı doğru şekilde tespit edilmelidir.
Yargıtay Kararlarıyla Örnekler
Trafik kazası tazminat davalarında, Yargıtay kararları hem uygulamaya yön vermekte hem de tazminat hesaplaması, kusur oranı ve manevi zarar takdiri konularında içtihat birliği sağlamaktadır. Yüksek Mahkeme kararlarında temel yaklaşım, hakkaniyete uygun ve dengeleyici bir tazminatın belirlenmesi, ayrıca mağduriyetin giderilmesiyle birlikte haksız zenginleşmenin önlenmesi yönündedir.
Manevi Tazminatın Amacı ve Kapsamı
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/10837 Esas, 2016/9224 Karar sayılı ilamında;
“Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi gereğince, hâkim özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para miktarını adalete uygun olarak belirlemelidir. Manevi tazminat, cezalandırma aracı değil, zarar görenin yaşadığı acı ve üzüntünün kısmen giderilmesine yönelik bir telafi aracıdır.”
denilerek, manevi tazminatın ölçülü, hakkaniyete uygun ve sosyal denge gözetilerek belirlenmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Destekten Yoksun Kalma Tazminatında Paylaştırma İlkesi
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/3848 Karar sayılı içtihadında;
“Ölen kişinin eşi, çocukları, anne ve babası destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilir. Kişi bekâr ise anne ve babasına, evli ise eşi ve çocuklarına destekte bulunduğu karine olarak kabul edilir. Bu kişiler dışında tazminat talep edenlerin, ölenden fiilen destek aldıklarını ispat etmesi gerekir.”
şeklindeki değerlendirme ile, destek ilişkisine dayanan tazminatın kapsamı açıkça ortaya konmuştur.
Kusur Oranının Tazminata Etkisi
Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre, mağdurun kusur oranı tazminat miktarını doğrudan etkiler. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2017/12345 Esas, 2019/6589 Karar sayılı ilamında;
“Zarar görenin kendi kusuru, tazminattan hakkaniyete uygun oranda indirim yapılmasını gerektirir. Ancak bu indirim, mağdurun ağır kusuru bulunmadıkça tüm tazminatın reddine neden olamaz.”
şeklinde hüküm kurularak, kusur indiriminin ölçülü biçimde uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
Sigorta Şirketinin Sorumluluğu ve Poliçe Limiti
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2020/2181 Karar sayılı ilamında,
“Sigorta şirketi, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında yalnızca poliçe limiti dâhilinde sorumlu olup, bu limiti aşan zararlar yönünden işleten ve sürücü müteselsilen sorumludur.”
denilmiştir. Böylelikle, sigortacının sorumluluğu ile doğrudan zarardan sorumlu kişilerin yükümlülüğü arasındaki sınır açıkça belirlen


