Hakaret Nedeniyle Tazminat Davası (2025)

Hakaret Nedeniyle Tazminat Davası, bir kişinin onur, şeref ve saygınlığını zedeleyen ifadeler, davranışlar veya paylaşımlar nedeniyle uğradığı manevi zararın giderilmesi amacıyla açılan hukuk davasıdır. Türk Medeni Kanunu’nun kişilik haklarını koruyan hükümleri uyarınca, hakaret oluşturan fiiller sadece ceza hukuku kapsamında değil, aynı zamanda özel hukuk alanında da sonuç doğurur. Bu nedenle, bir kişi hakkında küçük düşürücü, aşağılayıcı, onur kırıcı sözler söylenmesi; sosyal medya, mesajlaşma uygulamaları, e-posta gibi dijital mecralarda hakaret içerikli ifadeler paylaşılması; yazılı veya görsel içeriklerle kişinin toplumdaki saygınlığının hedef alınması, tazminat talebine konu olabilir.

Bu davada temel amaç; hakaret fiili sebebiyle kişide oluşan manevi zararın yasal yollarla giderilmesidir. Mahkeme, olayın gerçekleşme biçimini, hakaretin ağırlığını, tarafların sosyal konumunu, kamuya yansıma düzeyini ve mağdurda bıraktığı etkiyi dikkate alarak uygun bir tazminat miktarı belirler. Hakaret eyleminin ispatlanabilir olması ise davanın en kritik unsurlarından biridir. Bu nedenle ekran görüntüleri, mesajlaşmalar, tanık beyanları, görüntü kayıtları gibi deliller, davanın başarıyla yürütülmesi için büyük önem taşır.

Hakaret Nedeniyle Tazminat Nasıl Açılır?

Hakaret nedeniyle tazminat davası, mağdurun kişilik haklarının ihlal edildiğini kanıtlayan delillerle birlikte Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılır. Davanın sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için öncelikle hakaret fiilinin ne zaman, nerede ve hangi şekilde gerçekleştiğinin net biçimde ortaya konulması gerekir. Bu nedenle sürecin ilk aşaması delillerin toplanmasıdır. Hakaretin dijital ortamda gerçekleşmesi hâlinde ekran görüntüleri, mesaj kayıtları, sosyal medya paylaşımları; yüz yüze ortamda meydana gelen durumlarda ise tanık beyanları, kamera kayıtları veya ses kayıtları (hukuka uygun olması şartıyla) dosyaya eklenebilir.

Dava açılırken dilekçede; hakaret oluşturan eylem ayrıntılı biçimde anlatılır, kişilik haklarına müdahalenin nasıl gerçekleştiği açıklanır ve talep edilen manevi tazminat miktarı belirtilir. Mahkeme, dava sürecinde hem hakaret fiilinin varlığını hem de mağdurun kişilik haklarında oluşan zararı değerlendirir. Bu değerlendirme sırasında olayın yayılma alanı, tarafların sosyal statüsü, hakaretin ağırlığı ve mağdurun yaşamına etkisi gibi kriterler dikkate alınır.

Hakaretin aynı zamanda ceza hukuku kapsamında suç teşkil etmesi mümkündür; ancak ceza davası ile tazminat davası birbirinden bağımsızdır. Mağdur isterse sadece tazminat davası açabilir, isterse hem ceza şikayeti hem de tazminat davası yoluna aynı anda başvurabilir. Her iki süreçte de doğru adımların zamanında atılması, davanın sonucunu doğrudan etkiler.

Hakaret Nedeniyle Tazminat Davasında Avukat Desteğinin Önemi

Hakaret nedeniyle tazminat davaları, kişilik haklarının korunması bakımından son derece hassas ve teknik süreçler içerir. Hakaretin hangi koşullarda oluştuğu, kullanılan ifadelerin hukuken “hakaret” sayılıp sayılmadığı, hangi mahkemede dava açılacağı, delillerin nasıl sunulacağı ve talep edilecek tazminat miktarının neye göre belirleneceği, uzmanlık gerektiren konulardır. Bu nedenle sürecin başından itibaren profesyonel hukuki destek alınması, davanın hem usulüne uygun yürütülmesi hem de en doğru şekilde sonuçlanması açısından büyük önem taşır.

Bu noktada, özellikle hakaret ve kişilik haklarının ihlâli alanında tecrübeli bir avukatla çalışmak, mağdurun haklarını daha etkin biçimde korumasını sağlar. Delillerin toplanması, hukuka uygunluk denetimi, Yargıtay içtihatlarının değerlendirilmesi, zamanaşımı sürelerinin takip edilmesi ve talep edilen tazminatın somut olaya göre doğru belirlenmesi gibi kritik aşamalar, ancak uzman bir avukat eşliğinde sağlıklı şekilde yürütülebilir.

Avukat Elif Karaca, kişilik haklarının korunması, dijital ortamda işlenen hakaret fiilleri ve manevi tazminat davaları konusunda sahip olduğu deneyimle, müvekkillerine kapsamlı hukuki destek sunmaktadır. Hakaretin ispatlanması, delillerin mahkemeye doğru sunulması ve talep edilen tazminatın hukuki dayanaklarla güçlendirilmesi aşamalarında profesyonel yaklaşımıyla, sürecin adil ve etkin şekilde ilerlemesine katkı sağlar. Bu nedenle, hakaret nedeniyle tazminat davası açmayı düşünen kişilerin uzman bir avukattan destek almaları, hak arama sürecinin başarısını önemli ölçüde artırır.

Hakaret Nedeniyle Tazminat Davası Yetkili Mahkeme

Hakaret nedeniyle tazminat davasında yetkili mahkeme, Türk Medeni Kanunu ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümleri doğrultusunda belirlenir. Bu davalar, kişilik haklarına saldırı niteliği taşıdığı için Asliye Hukuk Mahkemesigörevli mahkemedir. Yetki bakımından ise mağdurun yerleşim yeri mahkemesi ya da hakaret eyleminin gerçekleştiği yer mahkemesi davaya bakabilir. Bu durum, mağdurun hak arama sürecinin kolaylaştırılması amacıyla tanınmış önemli bir avantajdır.

Hakaret fiziksel ortamda gerçekleşebileceği gibi sosyal medya, mesajlaşma uygulamaları veya dijital mecralarda da meydana gelebilir. Bu tür dijital hakaretlerde “zararın gerçekleştiği yer” çoğu zaman mağdurun bulunduğu yer olarak kabul edilir. Örneğin sosyal medyada yapılan bir paylaşım nedeniyle kişinin kişilik hakları zedelenmişse, mağdur kendi yerleşim yerindeki Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açabilir.

Yetkili mahkemenin doğru belirlenmesi, hem davanın usulüne uygun açılması hem de sürecin hızlı ilerlemesi açısından önemlidir. Yanlış mahkemede dava açılması hâlinde dosya yetkili mahkemeye gönderilir ve bu süreç zaman kaybına neden olabilir. Bu nedenle dava açmadan önce hakaret fiilinin gerçekleşme şekli, tarafların yerleşim yerleri ve delillerin nitelikleri dikkate alınarak doğru mahkemenin tespiti yapılmalıdır.

Hakaret Nedeniyle Tazminat Davasında Ne Kadar Para Alınır? (2025)

Hakaret nedeniyle tazminat davasında talep edilebilecek manevi tazminat miktarı, 2025 yılı itibarıyla sabit bir rakama bağlı değildir. Mahkemeler, her olayın kendi koşullarını değerlendirerek hakaretin ağırlığına, tarafların sosyal konumuna, eylemin kamuya yayılma düzeyine, mağdurda bıraktığı etkiye ve olayın gerçekleşme şekline göre farklı miktarlarda tazminata hükmedebilir. Bu nedenle her dava kendine özgü olup, yargının belirlediği tazminat tutarları somut olaya göre değişiklik gösterir.

Genel olarak dijital platformlarda yapılan hakaretler, geniş bir kitleye ulaşabildiği için mağdur üzerindeki etkisi daha yüksek kabul edilir ve bu durum tazminat miktarını artırabilir. Özel mesajla hakaret, dar bir çevrede gerçekleşen sözlü hakaret veya toplum önünde herkesin duyabileceği şekilde yapılan hakaret gibi farklı senaryolarda tazminat kalemi değişebilir. Mahkemeler ayrıca hakaretin “ısrarla”, “tekrarlı şekilde” veya “aşağılayıcı ifadelerle” yapılmış olması gibi unsurları ağırlaştırıcı etki olarak değerlendirebilir.

2025 yılı kararları incelendiğinde, manevi tazminat tutarlarının birkaç bin liradan başlayıp olayın ağırlığına göre çok daha yüksek meblağlara kadar çıkabildiği görülmektedir. Ancak mahkemenin belirlediği tazminat, ceza hukuku kapsamında verilebilecek adli para cezaları veya hapis cezasından tamamen bağımsızdır; yalnızca mağdurun kişilik haklarına verilen zararın giderilmesine yöneliktir.

Dolayısıyla kişinin hakaret nedeniyle ne kadar tazminat alabileceği; delillerin gücü, hakaretin niteliği, mağdurun toplumdaki konumu ve olayın genel etkisi gibi parametrelere bağlıdır. Bu nedenle dava açmadan önce sürecin kapsamlı şekilde değerlendirilmesi, talep edilecek miktarın hukuken doğru belirlenmesi açısından büyük önem taşır.

Hakaret Nedeniyle Tazminat Yargıtay Kararları

Yargıtay’ın hakaret nedeniyle tazminat davalarına ilişkin kararları, kişilik haklarının korunması konusunda mahkemelere yol gösteren önemli içtihatlar içermektedir. Yargıtay, hakaretin hukuken hangi durumlarda tazminat sorumluluğu doğuracağı, hangi ifadelerin eleştiri sınırları içinde kaldığı ve hangi davranışların kişilik haklarına açık bir saldırı niteliği taşıdığı konusunda net kriterler ortaya koymuştur.

Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre:

  • Bir sözün hakaret sayılabilmesi için, mağdurun onur, şeref ve saygınlığını zedeleyen bir nitelik taşıması gerekir.
  • İfade özgürlüğü ile kişilik haklarının korunması arasında denge kurulmalı; eleştiri niteliğindeki sözler hakaret olarak değerlendirilmemelidir.
  • Dijital ortamda (sosyal medya, mesaj, e-posta) yapılan hakaretler de fiziksel ortamda yapılan hakaretlerle aynı hukuki sonuçları doğurur.
  • Hakaretin geniş kitlelere yayılması, tazminat miktarını artıran önemli bir faktördür.
  • Hakaretin aleniyet kazanması (başkalarının duyup görebileceği şekilde yapılması) ağırlaştırıcı unsur sayılabilir.
  • Olayın gerçekleşme şekli, tarafların sosyal statüsü ve hakaretin mağdurda bıraktığı psikolojik etki, manevi tazminatın belirlenmesinde dikkate alınır.

Yargıtay, özellikle sosyal medya üzerinden yapılan hakaretlerde paylaşımların görünürlük düzeyini ve yayılma hızını önemseyerek, kişilik haklarının dijital ortamda daha geniş bir alanda zedelendiğini kabul etmektedir. Bu nedenle dijital hakaret vakalarında daha yüksek manevi tazminat kararlarının verilebildiği görülmektedir.

Ayrıca Yargıtay; hakaretin ispatında ekran görüntüsü, tanık beyanı, kamera kaydı ve dijital kayıtların hukuka uygun biçimde sunulmasını yeterli görmekte, dolayısıyla mağdurların hak arama süreçlerini kolaylaştıran bir yaklaşım benimsemektedir.

Hakaret Nedeniyle Tazminat Davası Zamanaşımı

Hakaret nedeniyle tazminat davasında zamanaşımı, Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiile ilişkin hükümleri doğrultusunda belirlenir. Bu kapsamda, hakaret fiili nedeniyle manevi tazminat talep etmek isteyen kişinin 2 yıllık kısa zamanaşımı süresi içinde dava açması gerekir. Bu süre, hakaretin ve failin öğrenildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Bunun yanında, her hâlükârda fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren 10 yıllık uzun zamanaşımı süresi de uygulanır. Bu sürelerin kaçırılması hâlinde, mahkeme zamanaşımı nedeniyle davayı reddedebilir.

Hakaretin dijital ortamda gerçekleştiği durumlarda (sosyal medya paylaşımları, mesajlaşmalar, e-postalar), mağdurun hakareti ne zaman öğrendiği genellikle deliller üzerinden tespit edilir. Özellikle sosyal medyada yapılan paylaşımlar, mağdurun öğrenme tarihinin belirlenmesi açısından daha açık deliller sunar. Yüz yüze veya kapalı ortamda gerçekleşen hakaretlerde ise tanık beyanları ve diğer deliller zamanaşımı başlangıcının tespitinde önemli rol oynar.

Zamanaşımı sürelerinin doğru değerlendirilmesi, davanın kaderini belirleyebilecek kadar kritik bir unsurdur. Pek çok kişi hakaret fiilinin etkisi altında kalmış olsa bile hukuki süreci başlatmakta gecikebilmekte, bu da dava açma hakkının kaybedilmesine yol açabilmektedir. Bu nedenle hakaret eylemi öğrenildiği anda hukuki destek almak, hem sürelerin kaçırılmaması hem de delillerin zamanında toplanması açısından büyük önem taşır.

Son Bloglar