Borçlunun üzerinde kayıtlı herhangi bir mal varlığı bulunmaması, alacaklının icra takibi başlatmasına veya borcun tahsil edilmesine engel değildir. Ancak bu durumda hangi işlemlerin yapılabileceği, borçlunun gelir kaynaklarının nasıl tespit edileceği ve icra hukukunda uygulanabilecek alternatif yolların neler olduğu büyük önem taşır. Özellikle son yıllarda artan ekonomik zorluklar nedeniyle “Borçlunun üzerinde mal yoksa ne yapılır?”, “İcraya verilen kişinin malı yoksa süreç nasıl ilerler?” gibi sorular hem borçlular hem de alacaklılar tarafından sıkça yöneltilmektedir.
İcra ve İflas Hukuku’na göre borçlu adına kayıtlı taşınır, taşınmaz veya banka varlığı bulunmasa bile; maaş haczi, üçüncü şahıslardaki alacakların tespiti, SGK kayıtlarının incelenmesi, e-Devlet üzerinden mal varlığı sorgusu, borçlunun ticari faaliyetlerinin araştırılması gibi birçok yöntemle tahsilat yapılabilir. Bankalara borcu olup üzerinde mal bulunmayan kişiler için de süreç kendiliğinden durmaz; bankalar icra takibini sürdürür, faiz işler ve borç zamanla artabilir.
Bu aşamada yapılacak işlemlerin doğru tespit edilmesi, borçlunun gerçek ödeme gücünün belirlenmesi ve sürecin hukuka uygun şekilde yürütülmesi adına profesyonel destek önem taşır. Avukat Elif Karaca, hem borçlular hem de alacaklılar açısından icra süreçlerinde hak kayıplarını önleyen, stratejik ve sonuç odaklı bir yaklaşım sunmaktadır.
Borçlu Kişinin Üzerinde Mal Varlığı Yoksa Ne Yapılır?
Bir icra takibinde borçlunun adına kayıtlı taşınmazı, aracı, banka hesabı veya haczedilebilir bir mal varlığı bulunmaması, borcun tahsil edilemeyeceği anlamına gelmez. İcra hukuku, malı olmayan borçlular için de tahsilata yönelik farklı mekanizmalar içerir ve alacaklının başvurabileceği yöntemler oldukça geniştir. Bu nedenle borçlunun mal varlığı görünmese bile süreç devam eder ve borç zaman içerisinde artmaya devam eder.
İcra müdürlüğü, borçlunun mal bildirimini talep etme, SGK kayıtlarından çalışma durumunu araştırma, bankalardan hesap sorgulaması yapma ve üçüncü kişiler nezdinde borç veya alacak araştırması gibi işlemleri kendiliğinden ya da alacaklının talebiyle gerçekleştirir. Borçlu bir işyerinde sigortalı çalışıyorsa maaş haczi uygulanabilir; borçlu serbest meslek faaliyeti yürütüyorsa kazançları ve ticari hesapları araştırılır.
Ancak borçlunun gerçekten hiçbir geliri yoksa süreç tamamen kilitlenmez. Borç zaman aşımı süresi boyunca tahsil edilebilir nitelikte kalır ve borçlu ileride mal veya gelir elde ettiğinde haciz işlemleri yeniden yapılabilir. Dolayısıyla borç, “mal yok” gerekçesiyle ortadan kalkmaz; yalnızca tahsilat geçici olarak durmuş olur. Bu nedenle bu tür durumlarda hem alacaklının haklarının korunması hem borçlunun hukuki yükümlülüklerinin doğru şekilde yönetilmesi önem taşır.
İcraya Verilen Kişinin Üzerinde Mal Yoksa Ne Olur?
Bir kişinin hakkında icra takibi başlatıldığında üzerine kayıtlı herhangi bir mal varlığı bulunmaması, icra sürecinin sona ermesi veya durması anlamına gelmez. “Malı yok” durumu yalnızca haczin o anda uygulanamaması sonucunu doğurur; ancak takip işlemeye devam eder ve borçlu için hukuki sorumluluklar sürer.
İcra dairesi borçlu hakkında şu araştırmaları yapar:
- Banka hesapları sorgulanır.
- Araç, taşınmaz ve gelir kaydı olup olmadığı kontrol edilir.
- SGK üzerinden aktif çalışma durumu incelenir.
- Vergi dairesi, ticaret sicili ve diğer kamu kurumlarında araştırma yapılır.
Bu sorgular, icra dosyası kapatılıncaya kadar belirli aralıklarla tekrarlanabilir. Yani borçlu bugün mal varlığına sahip olmasa bile yarın bir araç satın aldığında, banka hesabına para yattığında veya çalışmaya başladığında haciz işlemleri uygulanabilir.
Ayrıca borçluya mal beyanında bulunma yükümlülüğü getirilir. Gerçeğe aykırı mal beyanı veya beyan vermekten kaçınma hâlinde borçlu hakkında tazyik hapsi yaptırımı uygulanabilir. Bu nedenle “malım yok” demek, borçluyu süreçten tamamen kurtarmaz.
Bir diğer önemli husus, borcun faiz işlemeye devam etmesidir. Bu durumda borç, yıllar içinde artabilir ve borçlu için daha büyük bir yük haline gelebilir. Alacaklı açısından ise dosyanın takipsiz bırakılmaması, gerektiğinde yenileme işlemlerinin zamanında yapılması önem taşır.
Bankalara Borcum Var, Üzerimde Hiçbir Mal Yok Ne Olur?
Bankalara olan borçlarda “malım yok, hiçbir şeyime haczedemezler” düşüncesi sıkça duyulan bir yanılgıdır. Banka borçları da diğer tüm para borçları gibi icra takibine konu olabilir ve borçlunun adına kayıtlı mal varlığı olmasa dahi süreç çeşitli yollarla ilerler.
Bankalar genellikle borç ödenmediğinde önce ihtar ve yapılandırma yollarına başvurur, sonuç alınamazsa ilamsız icra takibi başlatır. Bu aşamadan sonra mal varlığı sorgulamaları otomatik olarak yapılır. Borçlunun adına kayıtlı taşınır ya da taşınmaz bulunmuyorsa takip durmaz; borç işlemeye devam eder ve her yıl faiz yükü artar.
Bu durumda banka ve icra dairesi şu adımları uygulayabilir:
- Borçlunun adına kayıtlı banka hesaplarına haciz uygulanabilir.
- Borçlu çalışıyorsa maaş haczi ile gelirin dörtte birine el konulabilir.
- Borçlunun ileride edineceği mal varlıkları tespit edilip haczedilebilir.
- Borçlu esnaf veya şirket ortağıysa ticari hesaplar incelenebilir.
- Üçüncü kişiler nezdinde borçluya ait alacaklar araştırılabilir.
Eğer borçlu gerçekten hiçbir mal varlığına sahip değilse borç ortadan kalkmaz; yalnızca fiilen tahsil edilemeyen bir hale gelir ve zaman içinde dosya pasif durumda bekler. Ancak borçlu ileride bir maaş bağlandığında, çalışmaya başladığında, araç satın aldığında, gayrimenkul edindiğinde veya banka hesabına para girdiğinde haciz tekrar uygulanabilir.
Bu nedenle bankalara borcu olup “üzerimde mal yok” diyen borçlular, süreci hafife almamalı; alacaklılar ise dosyayı takip etmeyi ihmal etmemelidir.
Avukat Desteği
Borçlunun üzerinde mal görünmemesi, hem alacaklı hem borçlu için hukuki süreci daha hassas ve teknik bir hale getirir. Bu aşamada alınacak yanlış bir karar, alacaklı için tahsilatın yıllarca gecikmesine; borçlu için ise artan faiz yükü, yaptırımlar ve hak kayıplarına yol açabilir. Bu nedenle icra takibi sürecinin profesyonel bir şekilde yürütülmesi büyük önem taşır.
Avukat Elif Karaca, borçlunun malı yokmuş gibi görünen durumlarda dahi alacaklılar için tahsilat stratejileri oluşturmakta; borçlular açısından ise sürecin hukuka uygun ve hak kaybı olmadan yönetilmesini sağlamaktadır. Mal varlığı araştırmaları, maaş haczi işlemleri, üçüncü kişilere yönelik haciz talepleri, mal beyanı süreçleri ve bankalardaki haciz uygulamaları gibi teknik işlemler, uzmanlık gerektiren adımlardır.
Borçlu açısından da profesyonel destek önemlidir. Zira yanlış yapılan bir mal beyanı, ödeme güçlüğünün belgelenememesi veya yanlış borç yapılandırması, borçluyu daha ağır yaptırımlarla karşı karşıya bırakabilir. Ayrıca borçlunun gelecekte edineceği mal varlıklarına yönelik yapılacak işlemlerin doğru planlanması, uzun vadeli hukuki sonuçlar açısından kritiktir.
İster alacaklı olun ister borçlu; icra süreçlerinin doğru yönetilmesi için deneyimli bir avukatla çalışmak, hem sürecin hızlanmasını sağlar hem de hukuki riskleri minimize eder. Avukat Elif Karaca, icra hukuku alanındaki tecrübesiyle müvekkillerine sonuç odaklı ve etkili çözümler sunmaktadır.


