Tıp biliminin gelişmesiyle birlikte estetik amaçlı cerrahi ve tıbbi müdahaleler, bireylerin fiziki görünümüne ilişkin beklentilerini karşılamaya yönelik olarak yaygın biçimde uygulanmaktadır. Ancak bu tür müdahaleler, doğaları gereği yalnızca tıbbi bilgi ve beceri değil, aynı zamanda sonuç vaadini de içermektedir. Bu nedenle, estetik operasyonlarda meydana gelen hatalar, genel tıbbi uygulama hatalarından (malpraktis) farklı hukuki nitelik taşımakta; Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi hükümleri çerçevesinde değerlendirilmektedir.
Estetik ameliyatlarda hekimin yükümlülüğü, yalnızca özen borcunun ifasıyla sınırlı olmayıp, hastaya vaat edilen sonucun fen ve sanat kurallarına uygun biçimde gerçekleştirilmesini de kapsamaktadır. Bu çerçevede, taahhüt edilen sonuca ulaşılamaması, yanlış uygulama, komplikasyon yönetiminde yetersizlik veya hastanın bilgilendirilmeden onamının alınması gibi durumlar, estetik ameliyat hatası kapsamında değerlendirilmekte ve tazminat sorumluluğunu doğurabilmektedir.
Bu makalede, “Estetik Ameliyat Hatası Nedeniyle Tazminat Davası” kavramı; mevzuat hükümleri, Yargıtay içtihatları ve uygulamadaki yargısal kriterler ışığında sistematik biçimde incelenecektir. Çalışmada sırasıyla; estetik ameliyat hatasının tanımı, hatalı uygulama örnekleri, tazminat davasının açılma süreci, başarısız estetik ameliyatlar özelinde (özellikle burun estetiği) değerlendirmeler, maddi ve manevi tazminatın kapsamı, zamanaşımı süreleri, görevli ve yetkili mahkemeler, bilirkişi raporu ve ispat yükü, devlet hastanelerine özgü yargılama usulü, hekimin sorumluluğu ile mesleki sigorta ilişkisi, güncel Yargıtay kararları ve dava sürecine ilişkin pratik bilgiler ele alınacaktır.
Amaç; estetik ameliyat sonucu mağduriyet yaşayan kişilerin hukuki başvuru yollarını, mevcut yasal düzenlemelere uygun olarak açıklamak ve konuya ilişkin uygulama esaslarını bütüncül biçimde ortaya koymaktır. Bu doğrultuda, estetik operasyonlar nedeniyle ortaya çıkan zararlarda tazminat hakkının dayanakları ve sınırları, somut yargı kararlarıyla birlikte incelenecek; estetik ameliyat hatası nedeniyle tazminat davası sürecinin mevzuattaki yerinin anlaşılır biçimde aktarılması hedeflenecektir.
Destek Almak İçin: Malpraktis Avukatı
Estetik Ameliyat Hatası Nedir?
Estetik ameliyat hatası; hekim tarafından gerçekleştirilen estetik amaçlı cerrahi veya tıbbi müdahalelerin, tıp biliminin genel ilkelerine, mesleki özen borcuna ve fen ve sanat kurallarına aykırı biçimde yapılması sonucunda hastada fiziksel veya psikolojik bir zararın meydana gelmesi hâlidir. Bu kapsamda estetik ameliyat hatası, tıbbi uygulama hatalarının (malpraktis) özel bir türünü oluşturur.
Hukuki açıdan estetik operasyonlar, tedavi amacı taşımayan ve sonucu itibarıyla belli bir estetik görünümün elde edilmesini hedefleyen işlemler olduğundan, çoğu zaman Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen “eser sözleşmesi” hükümlerine tâbidir. Bu sözleşme türünde, hekim yalnızca özen borcunu yerine getirmekle değil, aynı zamanda belirli bir sonucu örneğin burnun, yüzün veya vücudun estetik açıdan daha güzel bir hâle getirilmesini meydana getirmekle yükümlüdür.
Bu nedenle estetik ameliyatlarda meydana gelen başarısız sonuçlar, yalnızca tıbbi müdahale hatası yönünden değil, aynı zamanda sözleşmesel yükümlülüğün ihlali bakımından da değerlendirilir. Nitekim Yargıtay kararlarında da, estetik cerrahi müdahalelerde hekimin “sonuç taahhüdü” altında olduğu, dolayısıyla ortaya çıkan sonucun hastanın beklentilerini karşılamaması hâlinde eser sözleşmesinin gereği gibi ifa edilmediğinin kabul edileceği açıkça belirtilmiştir.
(Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 2018/182 E., 2019/930 K.)
Estetik ameliyat hatasının varlığının kabulü için her başarısız sonucun malpraktis olarak nitelendirilmesi yeterli değildir. Tıp biliminin gereklerine uygun davranılmış olmasına rağmen, önceden öngörülemeyen veya önlenemeyen komplikasyonlar meydana gelebilir. Ancak estetik operasyonlar bakımından hekimin, komplikasyon ihtimali konusunda hastayı bilgilendirme ve bu konuda aydınlatılmış onam alma yükümlülüğü de bulunmaktadır. Aydınlatma yükümlülüğünün ihlali hâlinde, sonuç tıbben komplikasyon dahi olsa hukuki sorumluluk doğabilir.
Özetle estetik ameliyat hatası; hekimin bilgi, tecrübe veya özen eksikliği nedeniyle, fen ve sanat kurallarına aykırı biçimde gerçekleştirdiği tıbbi müdahale sonucu, hastanın bedensel veya ruhsal bütünlüğünde zarar oluşmasına neden olan eylemleri ifade eder. Bu tür hatalar, malpraktis niteliğinde olup, hem sözleşmesel hem de haksız fiil hükümleri çerçevesinde tazminat sorumluluğuna yol açar.
Hatalı Estetik Ameliyatlara Örnekler
Estetik ameliyat hataları, yalnızca cerrahi işlemlerle sınırlı olmayıp; tıbbi müdahaleyi, ön hazırlık sürecini, ameliyat sonrası bakım ve bilgilendirme yükümlülüklerini de kapsayan geniş bir alanda ortaya çıkabilir. Bu nedenle, hatalı estetik müdahaleler farklı biçimlerde gerçekleşebilir ve her bir somut olay, tıbbi standartlara uygunluk bakımından ayrı ayrı değerlendirilir.
Hatalı estetik ameliyatlara ilişkin yargı kararlarında ve tıbbi uygulamalarda sıkça karşılaşılan örnekler şu şekilde sınıflandırılabilir:
- Cerrahi teknik hatalar:
Estetik operasyonun, tıp biliminin kabul ettiği yöntemlere aykırı biçimde gerçekleştirilmesi hâlidir. Örneğin; burun estetiği ameliyatında burnun aşırı küçültülmesi, burun deliklerinin orantısız hâle gelmesi, simetri kaybı veya nefes alma fonksiyonunun bozulması gibi durumlar bu kapsamdadır. - Yanlış planlama veya ölçüm hataları:
Hastanın anatomik yapısına uygun olmayan cerrahi planlama yapılması ya da ölçüm hataları nedeniyle istenen sonucun elde edilememesi estetik ameliyat hatası teşkil eder. Örneğin; meme büyütme ameliyatında hastanın vücut yapısına uygun olmayan protez boyutunun seçilmesi, yüz dolgusu veya yağ enjeksiyonlarında orantısızlık yaratılması gibi hatalar bu kapsamda değerlendirilir. - Sterilizasyon ve ameliyat ortamı eksiklikleri:
Cerrahi işlemin, gerekli hijyen ve sterilizasyon koşullarına uygun olmayan bir ortamda yapılması, ameliyat sonrası enfeksiyon gelişmesine yol açtığında hekimin ve sağlık kuruluşunun sorumluluğu doğar. Bu tür hatalar, hastane veya klinik düzeyinde organizasyon sorumluluğu kapsamına da girebilir. - Aydınlatılmış onam eksikliği:
Estetik operasyon öncesinde hastaya yapılacak işlem, riskler, komplikasyon ihtimalleri ve alternatif yöntemler hakkında yeterli bilgilendirme yapılmaması, tazminat sorumluluğunu doğurabilir. Aydınlatma yükümlülüğü, hem Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 15. maddesi hem de Türk Borçlar Kanunu’nun 506. maddesi çerçevesinde değerlendirilir. - Ameliyat sonrası takip ve bakım hataları:
Hekimin veya sağlık kuruluşunun ameliyat sonrası dönemde gerekli tıbbi kontrol ve yönlendirmeleri yapmaması, iyileşme sürecinde komplikasyonların fark edilmemesine neden oluyorsa, bu durum da tıbbi uygulama hatası sayılır. - Yetkisiz kişiler tarafından yapılan estetik işlemler:
Tıp mesleğini icra etme yetkisi bulunmayan kişilerce gerçekleştirilen botoks, dolgu, lazer epilasyon veya mezoterapi gibi işlemler, hukuken açık bir malpraktis niteliği taşır. Bu tür müdahaleler sonucunda meydana gelen zararlar, doğrudan tazminat konusu olabilir.
Yargıtay uygulamalarında; burun estetiği, meme büyütme ve dikleştirme, karın germe, yüz gerdirme, liposuction, göz kapağı estetiği ve diş implantı gibi işlemler estetik müdahale kapsamında değerlendirilmekte ve bu işlemler neticesinde oluşan başarısız sonuçlar, eser sözleşmesi hükümleri uyarınca hekim veya hastane sorumluluğu doğuran hatalı işlemler olarak kabul edilmektedir.
(Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 2018/182 E., 2019/930 K.; Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, 2021/2706 E., 2022/2509 K.)
Estetik Ameliyat Hatası Nedeniyle Tazminat Davası Nasıl Açılır?
Estetik ameliyat hatası nedeniyle tazminat davası, estetik operasyon sonucunda fiziksel veya ruhsal zarar meydana gelen hastaların, zararın giderilmesi amacıyla hatalı müdahalede bulunan hekim, sağlık kurumu veya sigorta şirketine karşı açtıkları hukuk davasıdır. Bu dava, eser sözleşmesinin ihlali ve tıbbi uygulama hatası (malpraktis) hükümleri çerçevesinde değerlendirilir.
Tazminat davası açılabilmesi için öncelikle hastanın uğradığı zararın ve bu zararın hatalı tıbbi uygulama sonucu meydana geldiğinin ortaya konulması gerekir. Bu noktada, dava açmadan önce izlenmesi gereken hukuki prosedür aşağıdaki aşamalardan oluşur:
- Ön Değerlendirme ve Belgelerin Toplanması:
Hasta veya temsilcisi tarafından yapılan ameliyatın türü, ameliyat öncesi ve sonrası tıbbi belgeler, fotoğraflar, hastane kayıtları, bilgilendirme formları ve varsa ikinci bir tedaviye ilişkin belgeler temin edilmelidir. Bu belgeler, davanın temel delilini oluşturur. - Zorunlu Arabuluculuk Başvurusu:
Estetik ameliyat hatası nedeniyle açılacak tazminat davaları, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında tüketici uyuşmazlığı sayıldığından, dava açmadan önce zorunlu arabuluculuk sürecininişletilmesi gerekir. Arabuluculuk başvurusu yapılmadan açılan davalar, “dava şartı yokluğu” sebebiyle usulden reddedilir. Arabuluculuk süreci, başvuru tarihinden itibaren en geç dört hafta içinde sonuçlandırılır. - Dava Dilekçesinin Hazırlanması:
Arabuluculuk aşamasında uzlaşma sağlanamaması hâlinde, davacı tarafından Tüketici Mahkemesi’ne(bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemesi’ne) hitaben tazminat davası dilekçesi hazırlanır. Dilekçede hatalı ameliyatın türü, zararın niteliği, hekimin veya hastanenin kusuru, tazminat talebinin kapsamı ve dayanak mevzuat açıkça belirtilmelidir. - Davalı Tarafın Belirlenmesi:
Dava, doğrudan ameliyatı gerçekleştiren hekime, hastaneye veya hekim mesleki sorumluluk sigortası mevcut ise sigorta şirketine karşı açılabilir. Türk Ticaret Kanunu’nun 1478. maddesi uyarınca, zarar gören hasta, uğradığı zararın sigorta bedeline kadar olan kısmını doğrudan sigortacıdan talep edebilir. - Delillerin Sunulması ve Bilirkişi İncelemesi:
Mahkeme, davacı tarafından sunulan belgeler ışığında, genellikle plastik, rekonstrüktif ve estetik cerrahi alanında uzman bilirkişilerden rapor talep eder. Bilirkişi incelemesinde, yapılan işlemin tıp biliminin gereklerine uygun olup olmadığı ve hekimin özen borcunu ihlal edip etmediği değerlendirilir. - Tazminat Taleplerinin Belirlenmesi:
Hatalı estetik ameliyat nedeniyle açılan davalarda maddi tazminat (ameliyat ücreti, düzeltme operasyonu masrafları, tedavi giderleri, gelir kaybı vb.) ve manevi tazminat (acı, elem, keder, ruhsal çöküntü) birlikte talep edilebilir. Tazminat tutarının belirlenmesinde zarar görenin sosyal durumu, olayın niteliği ve Yargıtay içtihatları dikkate alınır.
Estetik ameliyat hatası nedeniyle açılacak davalarda, ayrıntılı delil sunulması ve bilirkişi raporuna dayalı güçlü bir ispat stratejisi büyük önem taşır. Bu süreç, hem hukuki hem de teknik bilgi gerektirdiğinden, davanın bir malpraktis avukatı aracılığıyla takip edilmesi, hem süre hem de ispat bakımından hak kayıplarının önlenmesi açısından önemlidir.
Başarısız / Yanlış Burun Estetiği Tazminatı
Burun estetiği (rinoplasti), hem estetik görünümün iyileştirilmesi hem de solunum fonksiyonunun korunması amacıyla en sık gerçekleştirilen estetik cerrahi işlemlerden biridir. Ancak burun anatomisinin karmaşık yapısı ve operasyonun estetik olduğu kadar fonksiyonel nitelik de taşıması nedeniyle, hatalı uygulamalara bağlı mağduriyetler sıklıkla ortaya çıkmaktadır.
Hukuken burun estetiği operasyonları, eser sözleşmesi kapsamında değerlendirilmektedir. Bu kapsamda hekim, yalnızca özen borcunu yerine getirmekle değil, aynı zamanda hastanın beklentisine uygun estetik sonucu meydana getirmekle de yükümlüdür. Yargıtay uygulamalarında, burun estetiği ameliyatının başarısız olması veya ameliyat sonrasında burnun şekil bozukluğuna uğraması hâlinde hekimin sonuç taahhüdünü yerine getirmediği kabul edilmektedir.
(Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 2018/479 E., 2018/1458 K.)
Başarısız burun estetiğine ilişkin tazminat talepleri genellikle iki başlık altında değerlendirilir:
- Maddi Tazminat Talepleri:
- Hatalı ameliyatın bedeli (ameliyat ücreti),
- Yeni bir düzeltme (revizyon) ameliyatı için yapılacak masraflar,
- Tedavi sürecinde ortaya çıkan ulaşım, konaklama ve ilaç giderleri,
- İş göremezlik veya gelir kaybı gibi ekonomik zararlar.
Mahkeme, bu tür taleplerde bilirkişi raporuna dayanarak zararın kapsamını ve miktarını belirler.
- Manevi Tazminat Talepleri:
Burun estetiği operasyonu sonucunda hastanın yüz simetrisinin bozulması, görünümünden memnun olmaması, psikolojik çöküntü yaşaması veya sosyal yaşamında özgüven kaybına uğraması hâlinde manevi tazminat talep etme hakkı doğar. Manevi tazminat miktarı, olayın özelliğine, hastanın maruz kaldığı elem ve üzüntüye, tarafların sosyal durumuna ve olay tarihindeki paranın satın alma gücüne göre belirlenir.
Burun estetiği işlemlerinde sık karşılaşılan hatalar arasında;
- Burun deliklerinin orantısız hâle gelmesi,
- Burnun aşırı küçültülmesi veya asimetrik olması,
- Burun sırtında çökme veya kamburluk oluşması,
- Solunum güçlüğü meydana gelmesi,
- Revizyon ameliyatına ihtiyaç duyulması yer alır.
Yargıtay kararlarında, ilk burun estetiği ameliyatı başarısız olan hastanın güveninin sarsılması nedeniyle aynı hekime ikinci operasyon için başvurmamasının hak kaybına yol açmayacağı, hastanın başka bir uzman tarafından yapılan düzeltme ameliyatı için yaptığı giderlerin de tazminat kapsamında değerlendirileceği belirtilmiştir.
(Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 2019/2716 E., 2019/3692 K.)
Başarısız burun estetiği ameliyatı sebebiyle açılacak davalarda, hekimin kusuru kadar aydınlatma yükümlülüğününyerine getirilip getirilmediği de incelenir. Hastaya ameliyatın riskleri, komplikasyon ihtimalleri ve beklenen sonuç hakkında yeterli bilgi verilmemesi, kusur olmasa dahi tazminat sorumluluğu doğurabilir.
Burun estetiği hataları, estetik operasyonlar arasında en fazla dava konusu yapılan işlemlerden biridir. Bu tür uyuşmazlıklarda bilirkişi incelemesi, fotoğraf, rapor ve ameliyat kayıtları üzerinden yapılır; elde edilen bulgular tıbbi standartlar çerçevesinde değerlendirilir. Etkin bir delil sunumu ve doğru hukuki sınıflandırma, tazminatın kabulü açısından belirleyici rol oynar.
Estetik Ameliyatlarda Maddi ve Manevi Tazminat
Estetik ameliyat hatalarından doğan zararlar, Türk Hukuk sisteminde maddi tazminat ve manevi tazminat olmak üzere iki ayrı başlık altında talep edilebilir. Hatalı estetik müdahaleler, hem hastanın vücut bütünlüğünde hem de ruhsal dengesinde bozulmalara yol açtığından, zarar kavramı yalnızca ekonomik kayıplarla sınırlı değildir.
1. Maddi Tazminat
Maddi tazminat, estetik ameliyat hatası sonucu hastanın malvarlığında meydana gelen eksilmelerin giderilmesini amaçlar. Türk Borçlar Kanunu’nun 50. ve 51. maddeleri uyarınca zarar gören taraf, uğradığı zararı ve bu zararın kusurlu davranıştan kaynaklandığını ispatla yükümlüdür. Maddi tazminat hesaplanırken, olayın niteliğine göre aşağıdaki kalemler dikkate alınır:
- Başarısız ameliyat için ödenen ücret,
- Yeni bir düzeltme veya revizyon ameliyatı için yapılan giderler,
- İyileşme sürecinde doğan ilaç, pansuman, seyahat, konaklama ve bakım masrafları,
- İş gücü kaybı veya gelir kaybı,
- Gerekli durumlarda tedavi sürecinde yaşanan geçici veya kalıcı iş göremezlik zararları.
Bu zararların tespiti, genellikle mahkemece görevlendirilen bilirkişi kurulu tarafından yapılır. Hesaplamalarda geçmişte PMF 1931 yaşam tablosu kullanılırken, güncel uygulamada TRH 2010 yaşam tablosu esas alınmaktadır.
2. Manevi Tazminat
Manevi tazminat, estetik ameliyat hatası nedeniyle hastanın yaşadığı acı, üzüntü, özgüven kaybı, sosyal çevreden uzaklaşma ve psikolojik sarsıntı gibi manevi zararların giderilmesini amaçlar. Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi uyarınca, bedensel veya ruhsal bütünlüğü zedelenen kimse, uygun miktarda manevi tazminat talep edebilir.
Hakim, manevi tazminat miktarını belirlerken şu ölçütleri dikkate alır:
- Zararın ağırlığı,
- Tarafların sosyal ve ekonomik durumları,
- Hekimin kusur oranı,
- Ameliyatın niteliği ve mağdur üzerindeki etkisi,
- Yargıtay içtihatlarında benzer olaylar için belirlenen tazminat düzeyleri.
Manevi tazminat miktarı, zararın ağırlığıyla orantılı olmalı; zenginleşme aracı hâline getirilmemelidir. Ancak estetik operasyonlar, kişinin dış görünümüne ve özgüvenine doğrudan etki ettiği için, bu tür davalarda manevi tazminat taleplerinin diğer tıbbi hatalara oranla daha yüksek düzeyde kabul edildiği görülmektedir.
3. Maddi ve Manevi Tazminatın Birlikte Talebi
Estetik ameliyat hatalarına ilişkin davalarda, hastanın aynı dava dilekçesinde hem maddi hem de manevi tazminat talep etmesi mümkündür. Uygulamada mahkemeler, tazminatın kapsamını belirlerken zarar görenin uğradığı ekonomik kayıplarla birlikte yaşadığı manevi sarsıntıyı da değerlendirir. Bu kapsamda, hastanın estetik görünümündeki bozulmanın kalıcılığı, sosyal yaşamındaki etkileri ve tedavi sürecinin zorlukları göz önünde bulundurulur.
Maddi ve manevi tazminatın doğru biçimde talep edilmesi, bilirkişi incelemesinin sağlıklı yürütülmesi ve delillerin eksiksiz sunulması, davanın başarıyla sonuçlanması açısından büyük önem taşır.
Estetik Ameliyat Dava Açma Süresi (Zamanaşımı)
Estetik ameliyat hatası nedeniyle tazminat davası açma süresi, yapılan işlemin niteliğine ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin türüne göre belirlenir. Türk Borçlar Kanunu’nun 146. ve devamı maddeleri gereğince, eser sözleşmesinden doğan alacaklarda genel zamanaşımı süresi beş yıldır. Bu nedenle estetik ameliyat hatası kaynaklı tazminat davalarında kural olarak beş yıllık zamanaşımı uygulanır.
Ancak, hekimin ağır kusur veya kasten zarar verme fiili bulunması hâlinde, Türk Borçlar Kanunu’nun 72. maddesi uyarınca yirmi yıllık zamanaşımı süresi geçerlidir. Bu süre, hatalı müdahalenin gerçekleştirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
Hastanın zararı daha sonra ortaya çıkmışsa, zamanaşımı süresi zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Estetik işlemlerde komplikasyonun tespitinin gecikmesi veya hatalı sonucun uzun süre sonra fark edilmesi durumunda, bu öğrenme tarihi esas alınır.
Devlet hastanelerinde yapılan estetik ameliyat hatalarına ilişkin davalar ise idari yargı kapsamında tam yargı davası olarak açıldığından, zararın öğrenilmesinden itibaren bir yıl, her hâlükârda olay tarihinden itibaren beş yıl içinde idareye başvurulması zorunludur. Bu sürelerin aşılması, davanın süre yönünden reddine neden olur.
Görevli ve Yetkili Mahkeme
Estetik ameliyat hatası nedeniyle açılacak tazminat davalarında görevli ve yetkili mahkeme, yapılan işlemin özel hastanede mi yoksa devlet hastanesinde mi gerçekleştirildiğine göre değişir.
Özel hastaneler, tıp merkezleri veya bağımsız muayenehanelerde yapılan estetik ameliyatlara ilişkin davalarda taraflar arasındaki hukuki ilişki eser sözleşmesi niteliğinde olduğundan, bu davalar Tüketici Mahkemelerinde görülür. Tüketici mahkemesi bulunmayan yerlerde ise görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir.
Yetki bakımından, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 73. maddesi gereği, davacı hasta davasını kendi yerleşim yerindeki mahkemede veya işlemin yapıldığı yerdeki mahkemede açabilir. Bu hüküm, mağdur açısından önemli bir kolaylık sağlar.
Hatalı estetik ameliyatın devlet hastanesinde yapılmış olması hâlinde ise, dava idari yargı mercileri önünde tam yargı davası olarak açılır. Bu durumda görevli mahkeme idare mahkemesidir ve yetkili mahkeme, ilgili sağlık kuruluşunun bulunduğu yer idare mahkemesidir.
Bilirkişi Raporu ve İspat Yükü
Estetik ameliyat hatası nedeniyle açılan tazminat davalarında ispat yükü, genel kural gereği davacı hastaya aittir. Hasta, yapılan müdahalenin tıp biliminin gereklerine aykırı olduğunu, hekimin kusurlu davrandığını ve bu kusur sonucunda zararın meydana geldiğini somut delillerle ortaya koymalıdır.
İspat araçları arasında ameliyat öncesi ve sonrası fotoğraflar, hastane kayıtları, epikriz raporları, hasta onam formları ve diğer tıbbi belgeler yer alır. Bu belgeler, davacının iddialarının temel dayanağını oluşturur.
Mahkemeler, tıbbi konuların teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle, dosyayı genellikle plastik, rekonstrüktif ve estetik cerrahi alanında uzman bilirkişi heyetine gönderir. Bilirkişi, hekimin müdahalesinin tıbbi standartlara uygunluğunu, özen borcunun ihlal edilip edilmediğini ve zarar ile kusur arasındaki nedensellik bağını değerlendirir.
Bilirkişi raporları, mahkeme açısından bağlayıcı olmamakla birlikte, hüküm kurulmasında belirleyici delil niteliğindedir. Taraflar, rapora karşı itirazda bulunabilir ve mahkeme gerek görürse ek rapor veya yeni bilirkişi incelemesi talep edebilir.
Eksiksiz delil sunumu ve teknik bilirkişi değerlendirmesi, bu tür davalarda adil bir kararın tesis edilmesi açısından büyük önem taşır.
Devlet Hastanelerinde Estetik Ameliyat Hataları
Devlet hastanelerinde veya diğer kamu sağlık kurumlarında gerçekleştirilen estetik ameliyatlar sonucunda meydana gelen hatalar, özel hastanelerdeki davalardan farklı olarak idari yargı kapsamında değerlendirilir. Bu durumun nedeni, kamu hastanelerinde hasta ile hekim arasında özel hukuk sözleşmesi değil, idari hizmet ilişkisi bulunmasıdır.
Kamu hastanelerinde meydana gelen zararlarda, hasta veya hasta yakını öncelikle Sağlık Bakanlığı’na veya ilgili idareye yazılı başvuruda bulunarak zararın giderilmesini talep etmelidir. Bu başvuru, zararın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıl, her hâlükârda olay tarihinden itibaren beş yıl içinde yapılmalıdır. İdare, başvuruya altmış gün içinde cevap vermediği veya talebi reddettiği takdirde, zarar gören taraf tam yargı davası açma hakkına sahip olur.
Tam yargı davası, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümlerine tabidir ve görevli mahkeme idare mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise ilgili hastanenin bulunduğu yer idare mahkemesidir.
Bu tür davalarda tazminat yükümlülüğü doğrudan hekime değil, kamu tüzel kişiliğine yani devlete aittir. Ancak idare, zararın hizmet kusurundan değil kişisel kusurdan kaynaklandığını tespit ederse, kusurlu hekime rücu edebilir.
Hekimin Sorumluluğu ve Mesleki Sigorta
Estetik ameliyatlarda hekimlerin hukuki sorumluluğu, yapılan müdahalenin niteliğine göre özen borcu ve sonuç taahhüdü kapsamında değerlendirilir. Estetik operasyonlar, eser sözleşmesi niteliği taşıdığından, hekim yalnızca özen göstermekle değil, aynı zamanda hastaya vaat ettiği estetik sonucu gerçekleştirmekle de yükümlüdür.
Hekimin sorumluluğu üç temel unsura dayanır:
- Kusurlu Davranış (Tıbbi Standartlara Aykırılık): Müdahalenin tıp biliminin genel kabul görmüş kurallarına aykırı şekilde yapılması, uygun tekniklerin kullanılmaması veya öngörülebilir risklerin göz ardı edilmesi.
- Zararın Meydana Gelmesi: Hastanın fiziksel veya ruhsal bütünlüğünde bozulma, kalıcı iz, deformasyon ya da estetik beklentinin karşılanmaması.
- Nedensellik Bağı: Hekimin eylemi ile ortaya çıkan zarar arasında illiyet ilişkisinin bulunması.
Hekim, bu üç unsurun birlikte gerçekleşmesi hâlinde hukuken sorumlu tutulur. Ancak, komplikasyonun tıp bilimi gereği önlenemeyen bir sonuç olduğu bilimsel olarak kanıtlanırsa, tazminat yükümlülüğü doğmaz.
Ayrıca 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun uyarınca, hekimlerin Zorunlu Mesleki Sorumluluk Sigortası yaptırması zorunludur. Bu sigorta, hekim kusurundan kaynaklanan zararlarda, hastanın zararını poliçe limiti dâhilinde doğrudan sigorta şirketinden talep etmesine imkân tanır. Türk Ticaret Kanunu’nun 1478. maddesi gereği, zarar gören hasta sigorta bedeline kadar olan kısmı sigortacıdan isteyebilir.
Yargıtay Kararları (Güncel İçtihatlar)
Estetik ameliyat hatalarına ilişkin Yargıtay içtihatları, özellikle hekimin eser sözleşmesi kapsamında sonuç taahhüdü altına girdiğini ve bu nedenle komplikasyon dahi olsa, ortaya çıkan olumsuz sonucun belirli koşullarda tazminat sorumluluğu doğurabileceğini kabul etmektedir.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2018/182 E., 2019/930 K. sayılı kararı uyarınca, göğüs estetiği ameliyatı sonucunda istenilen görünüm elde edilememesi hâlinde, hekimin taahhüt ettiği sonucu gerçekleştirmediği ve hastaya hem maddi hem de manevi tazminat ödemesi gerektiği belirtilmiştir. Kararda, estetik ameliyatın eser sözleşmesi niteliğinde olduğu, hekimin sonucu garanti ettiği ve özen borcunun ötesinde bir yükümlülük üstlendiği vurgulanmıştır.
Benzer şekilde Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2018/479 E., 2018/1458 K. sayılı kararında, burun estetiği sonrası şekil bozukluğu ve çökme meydana gelmesi, tıbben komplikasyon sayılsa dahi, estetik görünümün taahhüt edilen şekilde oluşmaması nedeniyle tazminat sorumluluğunun doğduğu ifade edilmiştir.
Ayrıca Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2015/11672 E., 2016/4827 K. sayılı kararında, bilirkişi kurulunda plastik ve rekonstrüktif cerrahi uzmanının bulunmamasının bozma sebebi sayıldığı; teknik konularda uzman bilirkişilerden görüş alınmadan karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu belirtilmiştir.
Bu kararlar, estetik operasyonlarda hekimin yalnızca mesleki özenle değil, hastaya vaat edilen estetik sonucun gerçekleşmesiyle de yükümlü olduğunu açık biçimde ortaya koymaktadır.
Estetik Ameliyat Tazminat Davası Ne Kadar Sürer?
Estetik ameliyat hatası nedeniyle açılan tazminat davalarının süresi, davanın niteliğine, taraf sayısına, bilirkişi incelemesinin kapsamına ve mahkemenin iş yüküne göre değişiklik gösterebilir. Ancak genel uygulamada bu tür davalar yaklaşık 12 ila 24 ay arasında sonuçlanmaktadır.
Davanın süresini etkileyen başlıca unsurlar şunlardır:
- Bilirkişi incelemesinin yapılması ve ek raporların talep edilmesi,
- Tarafların delil sunma sürecinin uzaması,
- Arabuluculuk aşamasında geçen süre,
- Mahkemelerin yoğunluğu ve duruşma aralıkları,
- Taraflardan birinin istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurması.
İlk derece mahkemesinde hüküm verilmesinin ardından tarafların kararı bölge adliye mahkemesine (istinaf) taşıması hâlinde süreç genellikle 6 ila 12 ay, Yargıtay’a temyiz edilmesi hâlinde ise ortalama ek 1 yıl kadar uzayabilir.
Devlet hastanelerinde açılan tam yargı davaları ise idari yargılama usulüne tabi olduğundan, süreç ortalama 1,5 ila 3 yılsürebilmektedir.
Bu süreler, mahkemelerin iş yüküne ve dosyanın teknik karmaşıklığına göre değişebilmekle birlikte, tarafların belgeleri eksiksiz sunması ve bilirkişi incelemesinin hızlı tamamlanması hâlinde davanın daha kısa sürede sonuçlanması mümkündür.
Avukat Desteğinin Önemi
Estetik ameliyat hatası nedeniyle açılacak tazminat davaları, hem tıbbi uzmanlık bilgisi hem de hukuki teknikgerektiren karmaşık yargı süreçleridir. Bu davalarda hatalı uygulamanın tespiti, delillerin doğru biçimde toplanması, bilirkişi raporuna etkili itirazların yapılması ve tazminat kalemlerinin hukuka uygun biçimde talep edilmesi, uzmanlık gerektiren işlemlerdir.
Yanlış hukuki strateji, sürelere uyulmaması veya delil eksikliği, hastanın haklı olduğu bir davada dahi hak kaybına yol açabilir. Bu nedenle estetik ameliyat hatalarına ilişkin süreçlerin, malpraktis ve sağlık hukuku alanında deneyimli bir avukat tarafından yürütülmesi son derece önemlidir.
Bu noktada, Avukat Elif Karaca gibi sağlık hukuku alanında tecrübeye sahip bir hukukçudan profesyonel destek alınması, davanın etkin yürütülmesi ve adil tazminatın sağlanması açısından belirleyici niteliktedir. Avukat Elif Karaca, estetik operasyonlardan kaynaklanan tazminat davalarında; arabuluculuk, bilirkişi incelemesi, tazminat hesabı ve dava sürecinin her aşamasında müvekkillerine hukuki rehberlik sunmaktadır.
Estetik ameliyat mağduriyetlerinde hukuki sürecin bilinçli ve planlı biçimde yürütülmesi, maddi ve manevi zararların giderilmesinde en etkili yoldur. Deneyimli bir avukat desteği, hem sürecin hızla ilerlemesini hem de mağdurun haklarının tam anlamıyla korunmasını sağlar.


